Ayhan Bora Kaplan suç örgütü davasında 6 kişi tahliye edildi

Suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan'ın Avukatı Av. İbrahim Öner mahkemede tahliye istedi. 77. Asliye Ceza Mahkemesi sanık Ayhan Bora Kaplan'ın tutukluluk halinin devamına 6 tutuklu sanığın tahliyesine karar verdi.

Gündem - 08-11-2024 17:54

Ayhan Bora Kaplan kara para davası 04/11/2024 tarihinde Ankara 77. Asliye Ceza Mahkemesinde sanık savunmaları ile başladı.

Avukat İbrahim Öner 06/11/2024 tarihinde savcılık tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına , adli kontrol kararlarının devamına , el koyma ve yönetim kayyımı atama kararlarının devamına karar verilmesini talep etmiştir.

Bora Kaplan müdafii Av.İbrahim Öner masak raporunu sert bir dille eleştirdi. Bu dosya hukuka aykırı delillerle kervan yolda düzülür mantığı ile mal varlığına el koyma ve kayyım kararlarının alınabilmesi için açılmıştır.

İddia makamının müvekkil Bora Kaplan’ın bir suç işlediğini ve suçtan ne kadar gelir elde ettiğini ispatlamasını istediklerini, müvekkilinin baldırı çıplak bir adam olmadığımı 20 yıldır ticaret hayatının içerisinde olduğunu yargılamanın hukuka aykırı olması sebebi ile tahliye taleplerinin bulunmadığını tahliye konusunda kararı mahkemenin vicdanına bıraktıklarını belirtti.

TUTUKLU 6 KİŞİ TAHLİYE OLDU

Ankara 77. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen; 12’si tutuklu, 6’sı firari 38 sanıklı davanın bugünkü celsesine mazeret dilekçesi gönderen Ayhan Bora Kaplan katılmadı. Davanın dünkü celsesinde sanıkların savunmalarını tamamlamasından sonra savcı mütalaasını vermiş ve bu mütalaaya karşı beyanlarının alınmasına geçilmişti.

"Biz alacağımız zamanı biliriz"

Bolvadin Cezaevi’nden SEGBİS’le bağlanan Hıncal Alper Tansu, Günay Ankara isimli mekanda yüksek insanların düğünlerini yaptığını, 14 Ekim 2023’te şirketine el konduğunu, 3 ay TMSF ile el ele kol kola çalışarak işleri yürüttüklerini anlatıp şunları söyledi:

“MASAK raporunu bekledik. Rapor çıktı, çok doğru ve iyi tespitler vardı. Şans oyunlarındaki zararıma kadar koymuşlar. Ama şanssızlığımız, analizde bir kısım sosyal paylaşımlarla ilgili yanlış analiz yapılmasıydı. Dosyamı hazırlayıp KOM’a derdimi anlatmaya çalıştım, Savcının kapısını aşındırdım. Savcı, ‘Siz gidin, biz alacağımız zamanı biliriz.’ dedi. Hazırlanıp bekledim. 4 Mart’ta kapım çalındı ve Savcıya çıkarmadan Sulh Ceza’ya götürdüler. Sosyal medya paylaşımlarından Günay Restaurant’ın Bora Kaplan’ın olduğu kanaatine varılmış. Kanaatle tutuklandım.”

Hıncal Alper Tansu, Savcının, tutukluluğun devamı yönündeki mütalaasına da şöyle tepki gösterdi:

“İtibarımızı, kariyerimizi, özgürlüğümüzü, paramızı aldınız. Üç gündür kendimizi anlatıyoruz. Bilmiyorum Savcı bizi ne olarak görüyor, 22 saniyede ‘tutukluluğa devam’ diyor. Ya ‘Suçun şu, açıkla.’ desin. Kurban olduğum Savcı, her şeyımizi aldınız. Cezaevinde insanlar yerlerde yatıyor, bir kelimeyle bu kadar kolay olmamalı. Ben burasını Bora Kaplan’dan parayla aldım, parasını ödedim. Onun parasını aklamadım. Savcı bir okusun ya. Batırdınız ya. Siz esnafı cezaevine suç işlesin diye atıyorsunuz.”

Hıncak Aler Tansu’nun avukatları Muhammet Güney ve Eren Turan da MASAK raporunu, iddianameyi ve iddianameyi kabul edip hiçbir delil toplamadan 8 ay sonrasına duruşma günü veren 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ni eleştirdi.

Bora Kaplan’ın Günay Restaurant’la ilgili paylaşımlarının ve 155’e yaptığı ihbarın, burasının Kaplan’ın olduğu döneme ait olduğuna dikkat çeken Av. Eren Turan, “Bu tarihlerin bilinmemesi mümkün değil. Bilinmesine rağmen MASAK raporu ve iddianameye konmadı. Düşünün, Bora Kaplan parasını aklamak için güven duyduğu birisinin üzerine şirket kuruyor, sonra ‘Burası benim.’ diye paylaşım yapıyor. Ortada bu kadar resmi kayıt varken sosyal paylaşımı gerekçe gösterip insanları tutuklayamaz, şirketlere el koyamazsınız.” dedi.

Dağ fare doğurdu

Tutuklu sanıklardan Murat Abaz, okumadığı kara para kitabı kalmadığını, ama hala anlayamadığını bildirirken, avukatı Soner Dalkıran şunları kaydetti:

“7 Eylül’de ‘büyük, sansasyonel operasyon, yeni Civangete’ denirken dağ fare doğurdu. Örgüt var, bu örgüte üye lazım diyerek gerekli gereksiz, Bora Kaplan’a selam verenden aile fertlerine kadar üye bulundu. Tavuğun suyunun suyu. İddianameyi polisin hazırlaması fonksiyon gaspıdır. Hani sanıkların şirketlere çöktüğü söyleniyor ya; maalesef müvekkillerin şirketlerine çöküldü.”

"Tahliye değil, onurumu istiyorum" 

Jeoloji Mühendisi olan Ozan Can Yıldız, yerli ve mili üretim yapmak için şirketler kurduğunu, Akkuyu Nükleer Santrali’ne iş yaptığını, ama bu soruşturma yüzünden Akkuyu’ya girişinin yasaklandığını anlatıp, “Burada her şey yanlış, eksik. Felakete sürükleniyoruz, sürüklendik. İddianame FATF ile başlıyor, FATF ile bitiyor. Ülkemizin gri listeden çıkması için 244 gündür tutukluysam, bunu kabul ederim. Ülkem için bir şey yapmış olurum.” dedi.

Ozan Can Yıldız zaman zaman ağlayarak şunları da söyledi:

“Bir gazeteci, ‘Allah belanı versin, bir de şirketin adını Ayyıldız koymuşsun.’ dedi. Ay ortağımın adı, Yıldız soyadım. Kimseye borcum yok, kimseyi dolandırmadım, kimseye rüşvet vermedim, kimsenin kara parasını aklamadım. Kayyım atandığından bu yana firmam aynı işleri yaptı. Ama benim onurum, şerefim bitti. Aramızda mühendisler, öğretmen, esnaf var. Bizden nasıl kriminal örgüt çıkardınız? Sizden tahliyemi değil onurumu, şerefimi istiyorum.” 

Gizli tanığın ifadesiyle el koyma

Tutuklu sanık Ersoy Yahya, örgüt davasında tutuksuz yargılanırken bu davada tutuklu olduğunu vurgulayıp sanıkların hiçbirisiyle arasında para transferi bulunmadığını kaydetti.

Ersoy Yahya’nın avukatı Funda Şahin de şunlara dikkat çekti:

“MASAK raporunda müvekkilimin hesaplarıyla ilgili hiçbir tespit olmadığı halde iddianamade ‘MASAK raporunda görüldüğü üzere’ deniliyor. Ayrıca el konulmasına karar verilen şirketler arasında müvekkilimin şirketine el konuldu. Nasıl mı? MASAK raporu değil; daha sonra ifadesîni geri çeken gizli tanık Ü5 kodun, ‘duyduğuma göre’ şeklindeki ifadesi esas alınarak şirkete el konulması kararı verilmiş.”

Yurt dışındaki sanık varmış gibi işlem

Sanıklardan Erkan Yıldırım’ın avukatı ise müvekkilinin bu soruşturmadan çok önce yurtdışına gittiği halde Savcılığın huzura mevcutlu getirilmiş gibi sahte belge düzenlediğini, Sulh Ceza Hakimliğinin de bu belge üzerinden yurtdışına çıkış yasağı adli kontrol kararı verdiğini anlatıp, “O kararı kaldırın, yeniden yurt dışına çıkma yasağı kararını siz verin. Böyle gıyapta verilebiliyorsa.” dedi.

Sanıklar ve avukatların beyanlarının tamamlanmasından sonra karar için saat 21.30’a kadar duruşmaya ara verildi.

Saat 22.30’da kararları açıklayan Hakim, tutuklu sanıklardan Erhan Arslan, Murat Abaz ve Savaş Akçay’ın yurt dışı adli kontrol tedbiri, Ozan Can Yıldız ve Hıncal Alper Tansu’nun ev hapsi ile tahliyesinin, adli kontrole tabi tutuksuz sanıklardan bir bölümünün adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasının, Kaplan ve Barış Kurt dahil diğer sanıkların tutukluluk halinin devamının kararlaştırıldığını bildirdi.

Ayrıca şirketler ve mal varlıkları üzerindeki tedbirlerin kaldırılması talebi reddedilirken MASAK raporunun üç kişilik bilirkişi heyetine gönderilmesi kararı alındı.

Duruşma 25 Şubat’a ertelendi.

 

Günün Diğer Haberleri