Şarkıcı Tuğba Ekinci ” Bugün 10 Kasım Atatürk’ün çocuklarıyız biz, bugün özel bir gün bölücülüğü bırak, bu ülkeyi bölmeye kimsenin gücü yetmez Nihat Doğan, Burası Türkiye ve hepimiz önce Türk’üz” diyerek elindeki Türk Bayrağını alıp Nihat Doğan’ın üstüne yürümüştü. Araya Seyhan Soylu girerek; “Burası Türkiye Cumhuriyeti. Hiç kimse Türk olmak zorunda değil. Türk bayrağı hepimizim bayrağı. Bu ülkede 21 milyon Kürt var.’’ demişti. Tuğba Ekinci İstiklal Marşını söyleyerek stüdyoyu terk etmiş, herkes şok olmuştu. İki gün önce “Al Sana Haber” de program, Mehteran Takımı Hücum marşıyla açılmış, stüdyodaki herkes gibi izleyicilerde ne olduğunu anlayamamıştı. Seyhan Soylu açıklama yaparak; “Programa Alperen Ocakları, Ülkü Ocakları, Osmanlı Ocaklarına mensup kişiler tarafından “Tuğba Ekinci’yi programda görmek istiyoruz” diyerek yoğun baskılar geldi. “Al Sana Haber’de cinsiyet, renk, mezhep, ideolojik saplantılar ve ayrımcılık istemiyorum. Tuğba hanım bu gerilim bitene kadar bir müddet dinlensin istemiştik ve bugün artık sevenleriyle buluşma vakti geliyor. İşte size büyük sürprizim Tuğba Ekinci Al Sana Haber’e geri döndü.” diyerek Tuğba Ekinci’ yi davet etmişti. Mehter Takımı eşliğinde İzmir Marşıyla Tuğba Ekinci stüdyoya gelmiş ve gözyaşlarına hakim olamamıştı.Seyhan Soylu, Tuğba Ekinci ile Nihat Doğan arasındaki bu gerginliğe son vermek istese de taraflar arası Türk-Kürt tartışması her bölümde büyümeye devam ediyor. Dün yayında yine olanlar olmuş ve Nihat Doğan, Seyhan Soylu’ ya “Tuğba Ekinci’yi neden Mehteran Takımıyla karşıladın? Sen bir faşisti nasıl Mehter Marşı ile karşılarsın? Mehter tek bir ırkın değil bir ulusun bir kavmin marşıdır. Tuğba Ekinci bölücü bir faşisttir.” diyerek tartışmayı yeniden alevlendirmişti. Seyhan Soylu ise; “Mehter hem Kürdün hem Türkün hem Abazanın, Arnavutun, Boşnağın, Lazın, bizi temsil eden ne kadar ırk varsa bizi temsil eden önemli bir unsurdur.” diyerek yine ortamı yumuşatmaya çalıştı ancak Nihat Doğan “Ben faşist biriyle asla barışmam” demişti.   https://www.youtube.com/watch?v=kJ_buiIzHDw   Bugün yayında Tuğba Ekinci vardı ve Nihat Doğan’ın kendisi için söyledikleri hakkında yorum yaptı. Tuğba Ekinci;” Bu adamın yıllardır TV tecrübesi var. Hangi hareketin nereye gideceğini hepimizden çok daha iyi bilir. Bir Kürt olarak, ‘Ben Türkiye Cumhuriyeti’nde Kürt olmaktan mutluyum’ diyebilmeli. Bir kere sanatçı kimliğimize çok yakışmıyor bu kadar siyaset yapmak. Herkes işini yapsın. O gün ben istedim ki bu Kürt-Türk kardeşliği daha çok pekişsin diye yanına normal bir şekilde gittim. Ve olanları da herkes izledi gördü. Kim haklı kim haksız halk karar verecek artık. Eğer Pazartesi günü Nihat Doğan; ‘Ben Türkiye Cumhuriyeti’nde bir Kürt vatandaşıyım’ derse ben alnından öperim o zaman.” diyerek Nihat Doğan’ a şart koştu. Programa bu sefer Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat telefonla bağlandı. Programda Nihat ile Tuğba’ nın tartışmaları sonrası Seyhan Soylu ile iletişime geçmiş ve “Biz hepimiz kardeşiz. Neler oluyor sizin programda?’ Biz de dedik bir şey yok bir yanlış anlaşılma var sadece.” demiştim.” diyerek sözü telefondaki Kadir Canpolat’a bıraktı. Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat;” Öncelikle bizler örnek olmalıyız. Kutuplaşmadan birlik ve beraberliğimizi nasıl pekiştirebiliriz? İnsanlar arasında hoşgörüyü, birliği, kardeşliği nasıl sağlayabiliriz? Bunun formülünün aranmasının altını çizmek isterim. Tabi ki güzel konulara değiniyorsunuz ancak katılımcı arkadaşlar radikalleşip marjinalleşirse bu hareketler bizim birliğimizi sarsacak hareketler arasına girecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde yaşayan sağcı, solcu, alevi, sünni hatta gayrimüslimlere saygılı olmamız gerektiğine inanıyorum. Mehter de bizim İstiklal Marşı da bizim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bizim, Abdülhamit de bizim. Türk de bizim Kürt de bizim. Biz bu maneviyatta olursak bizim önümüzde kimse duramaz ve güçleniriz. Biz tek milletiz. Tek vatanız. Tek bayrağız. Eğer Tuğba hanım ve Nihat bey de uygun görürlerse, iki arkadaşımızın da duygu ve düşüncelerini ortak bir noktada buluşturmak ve sulh sağlamak için biz elimizden geleni yapmak isteriz. Bu vesileyle bir akşam yemeğine davet ederek iki tarafı da uzlaşıya davet etmek istiyorum.” diyerek iki tarafa da sulh çağrısında bulundu.