Devlet Planlama Teşkilatı verilerine göre ülkemizde günlük kalori gereksiniminin en az yüzde 50-60'ı ekmek ve diğer tahıl ürünlerinden sağlanıyor. Ekmekle birlikte, sıkça tüketilen pirinç ve mısır ürünleri de hesaba katıldığında tahıllardan elde edilen kalori miktarı çok büyük rakamlara ulaşıyor.
Sözcü Gazetesi'nden Nazan Doğaner Halıcı'nın haberine göre İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, günümüzde yaygın şekilde tüketilse de yararı tartışma konusu olan tahılların sağlığa etkileriyle ilgili şu açıklamaları yaptı…
Tarım ilaçlarına ve GDO'ya dikkat!
Tahılların yetiştirilmesi, hasadı, stoklanması, un yapımı, unun depolanması, ekmek yapımı ve ekmek tüketimi aşamalarında olumsuz etkenler insan sağlığına zarar verebilir. Tahılların üretimi için kullanılan tarım ilaçları ve gübreler insan metabolizmasını olumsuz etkiler. Mısır gibi bazı tahılların üretimi için bol miktarda tarım ilacı kullanılmak zorundadır. Başta mısır, buğday ve pirinç olmak üzere tüm tahıllar iklim değişiklikleri, zararlı mikroorganizma ve mantarlara karşı melezleştirilerek genetik değişikliklere uğratılmıştır. Yani bu tahıllar GDO'lu olmanın yanı sıra, içerdikleri glüten gibi toksik olabilen proteinlerin de miktar ve çeşidi artmıştır. Nemli koşullarda saklanan tahıllarda aflatoksin adı verilen bir mantar zehrinin bulunma ihtimali yüksektir. Bu toksin karaciğer için kanserojen etkisi olan bir bileşiktir.
Obezite ve diyabet tehdidi
Tahıllar fazla miktarda lif içermelerine rağmen, glisemik indeksi ve glisemik yükü yüksek olan besinlerdir. Fazla tahıl tüketiminin göbek ve iç organlarda yağlanmaya neden olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştır. Tahılların neden olduğu göbek ve iç organlarda biriken yağ dokusu, sürekli çalışan ve vücutta yangıya (iltihaplanma) yol açan bir salgı bezi gibi değerlendirilebilir. Şeker hastalığı ile tahıl özellikle de buğday tüketimi arasında belirgin bir ilişkinin olduğu; tahıl ürünlerinin insanlar tarafından yoğun olarak tüketilmesiyle birlikte dünyada şeker hastalığının görülmeye başladığı bilimsel olarak ispatlanmıştır.
Tahıllar, özellikle buğday ve buğday ürünlerinden yapılmış besin maddelerinin kan şekeri düzeyini ve insülin seviyesini basit şekerden bile daha fazla yükselterek; yağlanma, göbeklilik, insülin direnci, obezite ve diyabet gelişimini kolaylaştırdığı kanıtlanmıştır. Buğday ve buğday ürünleri ayrıca kanda bulunan küçük LDL partiküllerinin miktarını artırarak ve bunların oksitlenmesini kolaylaştırarak şeker hastalığı ile birlikte damar sertliğine, koroner damar hastalığına ve inmelere yol açabilir.
Tam tahıllar da ölçülü tüketilmeli
Tam tahıllar da ancak ölçülü miktarda tüketildiklerinde şeker, kalp hastalıkları, kanser (kalın bağırsak, mide, meme), divertiküloz ve kabızlığa karşı olumlu etkilere yol açar. Günlük tüketilecek tahıl miktarı 3 porsiyondur. Bir dilim tam buğday ekmeği veya 125 ml (yarım kâse) yulaf ezmesi bir porsiyona karşılık gelir. Sadece ekmek tüketilecekse her yemekte bir dilim tam buğday ekmeği yeterlidir. Daha fazla miktarda tahıl tüketimi ise başta obezite olmak üzere, şeker ve kalp hastalıklarına neden olabilir.
Kemik erimesi riski artıyor
Başta buğday ve yulaf olmak üzere tam tahıllardan baskın bir beslenme tarzı vücutta asit birikimine neden olmaktadır. Asidik karakterde tek bitkisel gıda tahıllardır.
Kemiklerde bulunan kalsiyum, fosfor ve asidik saldırılara karşı kanın Ph değerinin korumasına destek olurlar. Tam tahılların ağırlıklı olduğu, bazik karakterde sebze ve meyvelerden fakir bir beslenme kemik sağlığını bozar, kemiklerin yoğun ve güçlü olmasını engeller, osteoporoza (kemik erimesi) neden olur.
Sebze ve meyveler bazik karakterde (alkali) olduğu için kan Ph'ını dengelerken, tahıllarla birlikte hayvansal proteinlerden zengin bir beslenme asidik karakterde bir beslenme tarzıdır ve sağlıksızdır. Kemik sağlığını korumak için sebze – meyve ağırlıklı, tahılların ve hayvansal gıdaların azınlıkta olduğu bir beslenme rejimi son derece önemlidir.