Çin'de faaliyet gösteren İsviçre merkezli firmayı, saf bakır yerine kaldırım taşı göndererek dolandırdıkları iddia edilen 16 kişinin yargılandığı davada 5 tutuklu sanığın tahliyesine karar verildi. Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmaya 8'i tutuklu 16 sanık ile taraf avukatları katıldı. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Soner Çokyiğit, birçok ülkeye bakır ham madde verdiğini, herhangi bir şirkete zarar getirecek eylemde bulunmadığını ifade ederek, "Müşteki şirketle yıllardır ticaret yapmaktayım. Ben alışverişlerde aracılık yapıyordum. Mal yüklemelerinin sadece başlangıcından haberim oluyordu. Daha sonra firma beni aradığında içinden taşa benzer bir şey çıktığını ifade etti" dedi. Sanık Çokyiğit, aslı astarı olmayan şeylerle suçlandığını öne sürerek, bakır külçelerin konteynere yüklenmesi sırasında sahada bulunmadığını belirtti. Gümrük sahasında gerçekleşen ''ikiz mühür'' olayını bilmediğini dile getiren Çokyiğit, "Bakır ticaretinde sadece aracılık yaptım. Aracılıktan öte bir eylemim olmadı. Köprü görevi görüyordum. Bu dosyada yargılanmaktan hicap duyuyorum. Bana kumpas kuruldu. Olayla ilgim olmadığı halde bu dosya kapsamında tutuklandım. Beraatimi ve tahliyemi istiyorum" diye konuştu. Diğer tutuklu sanık Hasan Kayacıköse de savunmasında, şikayetçi firmayı tanımadığını, iddianamede geçen şirketin kendisine ait olduğunu ve bakır alışveriş işlemleri yaptığını anlattı. Şikayetçi şirketle anlaşmanın Soner Çokyiğit'in aracılığıyla başladığını ve Çokyiğit'e elinde külçe bakırlar olduğunu söylediğini aktaran Kayacıköse, "Soner Bey'in Avrupa'ya bakır sattığını bildiğim için bu durumu onunla paylaştım. Anlaşırsak kar payıyla satmasını söyledim, müşteri bulmasını istedim. 15-20 gün sonra bir firmadan fiyat aldığını söyledi. Anlaşmaya vardık. Anlaşma karşılığında şikayetçi şirkete 8 ile 10 bin ton arası bakır külçe gönderecektim. Karşılığında borsada belirlenen fiyat karşılığını alacaktım. Elimde hazır olan 4-5 bin ton bakır vardı. Geriye kalan bakırı üretecektim" şeklinde konuştu. Şikayetçi firmanın anlaşma metnini kendi firmasına mail olarak attığını, aracı bir şirketle konteynerlerin gümrük sahasına taşındığını ve bakır külçelerini çalışanların yüklediğini ifade eden Kayacıköse, yükleme alanında denetleme firması çalışanlarının da olduğunu, kendisinin yükleme esnasında sürekli hazır bulunmadığını anlattı. Yüklemeler bittikten sonra konteynerlerin mühürlendiğini zaman zaman gördüğü belirten Kayacıköse, "İkiz mühürler bana mail ortamında bildirildi. Gümrük sahasına gittim, konteynerleri görmek istedim ancak sahaya almadılar" dedi. Mahkeme Başkanı Muhsin Onay'ın, "Şikayetçi firma, konteynerlerin içinde kaldırım taşı tespit etmiş." demesi üzerine Kayacıköse, "Bir bilgim yoktur. Ben külçe bakır yükledim. Şikayetçi firma beni Çin'e davet etti, istedikleri gün gideceğimi söyledim. Sonra da bir daha çağırmadılar" ifadelerini kullandı. Başkan Onay'ın "Bakır yüklü konteynerlerden nasıl kaldırım taşı çıkabiliyor?" sorusuna sanık, "Bilgim yok" yanıtını verdi. Başkanın "Ödeme aldın mı?" sorusuna karşılık da Kayacıköse, "Tahmini toplam 30 milyon dolar aldım. Ben de bu parayı tedarikçilere gönderdim" dedi. Mahkeme Başkanı Onay'ın "Örgüt kurma, sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından yargılanıyorsun, başka diyeceğin var mı?" sorusu üzerine de Kayacıköse, "Bir örgüt kurmadım, yönetmedim. Sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlemedim. Şirketimin yıllık cirosu 400-500 milyon liradır. Beraatimi ve tahliyemi istiyorum" diye konuştu. Diğer tutuklu sanıklar da haklarındaki suçlamaları reddetti. Cumhuriyet savcısı, tutuklu sanıklar Ramazan Öner, Vedat Ulusoy ve Muammer Karaman'ın tahliyesini, diğer 5 sanığın ise tutukluluk halinin devamını talep etti. Mahkeme, sanıklar Dursun Çokyiğit, Muammer Karaman, Ufuk Çatalbaş, Ramazan Öner ve Vedat Ulusoy'un tahliyesine karar vererek duruşmayı erteledi.Ne olmuştu?Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 1-26 Haziran 2020 tarihlerinde İsviçre merkezli firma ile sanıklar Hasan Kayacıköse ve Soner Çokyiğit'in ortak olduğu firma arasında saf bakır alım satımına ilişkin sözleşme tanzim edildiği aktarılıyor. Yapılan anlaşma neticesinde saf bakırın suçtan zarar gören İsviçre merkezli firmanın faaliyet gösterdiği Çin'in Lianyungang kentine gönderileceği belirtilen iddianamede, bunun karşılığında 36 milyon dolar ödemenin yapılacağı anlatılıyor. İddianamede, firmalar arasında anlaşmaya konu saf bakırların Tekirdağ’daki fabrika binasından yüklendiği, yüklemeler esnasında mühürleme işlemenin tamamlanarak Ambarlı Limanı'ndan 8 ayrı sevkiyatın Lianyungang'a gönderildiği ifade edilerek, bu gönderim sonucunda da 36 milyon dolar ödeme yapıldığı kaydediliyor. Firmaya sevkiyatın ulaştığı esnada konteynerlerde saf bakır yerine maddi değeri olmayan kaldırım taşı bulunduğuna işaret edilen iddianamede, kaldırım taşı gönderen firmanın resmi ve gayriresmi ortaklarının sanıklar Hasan Kayacıköse ve Soner Çokyiğit olduğu belirtiliyor. Suçtan zarar gören firma vekillerinin sunduğu dilekçeler kapsamında da sanıkların benzer mahiyette farklı şahıslara yönelik aynı nitelikte eylemlerinin bulunduğu ve haklarında kovuşturma aşamasında devam eden davalarının olduğuna dikkati çekilen iddianamede, "Sanıkların birbirleriyle daha önceye dayalı tanışıklıklarının bulunması, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte şirket uhdesinde gerçekleştirmelerinin yasal bir yüz kavuşturma çabasından öteye geçmediği ve cumhuriyet tarihinde bir kişiye yönelik olarak en yüksek miktarlı dolandırıcılık ve sahtecilik olayının gerçekleştirilmesinin nevi gereği bir hiyerarşik yapıyı içinde barındıracağı hususu aşikardır" değerlendirmesi yapılıyor. İddianamede, sanıklar Hasan Kayacıköse ve Soner Çokyiğit hakkında "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "nitelikli dolandırıcılık” ve "zincirleme olarak özel belgede sahtecilik"ten 11 yıl 3'er aydan 33 yıl 3'er aya kadar hapis cezası isteniyor. Sanıklar Saime Çokyiğit, Dursun Çokyiğit, Muammer Karaman, Orhan Mollaoğlu, Ferhat Ulusoy, Başak Yeşilbaş, Sinan Çokyiğit, Ufuk Çatalbaş, Tayfun Gıcır, Ramazan Öner ve Vedat Ulusoy'un "örgüte üye olma", "nitelikli dolandırıcılık" ve "zincirleme olarak özel belgede sahtecilik" suçlarından 9 yıl üçer aydan 29 yıl üçer aya kadar hapsi istenirken diğer sanıklar Sedat Uzun, Çağrı Koçoğlu ve Bora İbiş hakkında da "örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmek", "nitelikli dolandırıcılık" ve "zincirleme olarak özel belgede sahtecilik" suçlarından yine aynı miktarda hapis cezası talep ediliyor.