Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında gerçekleştirildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantı sonrası yaptığı açıklamada “Temel ihtiyaç maddelerinden olan deterjan, sabun, tuvalet kağıdı, peçete, bebek bezi gibi ürünlerin KDV’sini yüzde 18’den yüzde 8’e indirme kararı aldık. Yeme içme hizmetlerinde KDV oranını yüzde 8 olarak belirliyoruz” dedi.
Toplantıda Rusya-Ukrayna savaşının yanı sıra yurt içindeki gelişmeler de ele alındı.
“TOPLANTI ÖNCESİNDE HEYETLERLE GÖRÜŞECEĞİZ”
Kabine toplantısı sonrası açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
* Ukrayna-Rusya Savaşı’nda, 2014’ten beri devam eden krizin diyalog, uzlaşma, anlaşma yoluyla çözümü için samimi gayret gösteren neredeyse tek ülke Türkiye’dir. Herkesin tahrik peşinde koştuğu günlerde biz taraflara her fırsatta barışın tesisini telkin ettik. Bugün de her iki tarafın da hakkaniyetine, samimiyetine, dostluğuna güvendiği yegane ülke olarak barış yolunda en çok çabayı gösteren ülke durumdayız.
* Nitekim savaşan ülkeler arasındaki en üst düzey temas olan Dışişleri Bakanları Toplantısı Antalya’da yapıldı. Ateşkes ve barış müzakerelerini yürüten Rusya ve Ukrayna heyetleri, yarın İstanbul’da tekrar bir araya geliyor. Toplantı öncesi biz de heyetlerle bir araya gelerek kısa bir görüşme yapacağız. Sayın Putin ve Sayın Zelenskiy ile sürdürdüğümüz telefon trafiğinin de olumlu bir istikamette seyrettiğini söyleyebilirim.
* Geçen hafta Brüksel’de yapılan NATO Liderler Zirvesi’nde bu yaklaşımlarımızı üye ülkelere tüm açıklığıyla bir kez daha anlattık. Dünya beşten büyüktür diyerek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi nezdinde küresel yönetim ve adalet sistemine olan itirazlarımızı dile getirirken de aynı hissiyata sahiptik.
* Davos’ta one minute diyerek zulme, işgale, zorbalığa karşı tavrımızı ortaya koyarken de derdimiz barıştı, huzurdu, insan hayatına saygıydı. Türkiye, 40 yıla yaklaşan terörle mücadele tarihinde yaşadığı onca acıya, maruz kaldığı onca haksızlığa, ödediği onca bedele rağmen aynı çizgiden sapmadı. Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Suriye’den Libya’ya kadar bütün bu bölgede sınır ötesi siyasi, diplomatik, güvenlik mücadelemizi de bu anlayışla yürüttük.
“PEK ÇOK BADİREYİ ATLATIRKEN ELBETTE BEDELLER ÖDEDİK”
* AFAD’ımızla, TİKA’mızla , Yurtdışı Türkler Başkanlığımızla, Maarif Vakfımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla dünyanın dört bir yanında yürüttüğümüz kalkınma ve insani yardım faaliyetlerine de hep bu zaviyeden baktık. Esasen ülkemizdeki siyaset yelpazesinde kendimizi de tarif ederken en büyük hasletimizin milletimizle aramızda kurduğumuz gönül köprüleri olduğunu söylüyoruz. Gerçi yıllarca birileri bizim bu medeniyet ve tarih misyonumuzu, insan merkezli siyasetimizi kimi zaman küçümseyerek itibarsızlaştırmaya kimi zaman iftirayla sabote etmeye kalkmıştır.
* Aynı şekilde Türkiye’nin bu medeniyet ve tarih yürüyüşünü sömürge ve vahşet üzerine inşa ettikleri kendi refah ve güvenlik alanlarına tehdit olarak görenler de boş durmamıştır. Ülkemizin en haklı olduğu konularda bile yalnız bırakılmasının, hatta daha da ötesine geçilip aleyhinde kampanyalar yürütülmesinin gerisinde işte bu gerçekler vardır.
* Hamdolsun, biz tüm bu süreçte medeniyetimizin ve tarihimizin bize yüklediği sorumlulukların gösterdiği istikamette önümüze çıkan engelleri birer birer aşarak mücadelemizi sürdürdük. Böylece Allah’ın yardımı ve aziz milletimizin desteğiyle ülkemizi nice badirelerden kurtarmakla kalmadık, kurduğumuz güçlü demokrasi ve kalkınma altyapısıyla çok daha büyük hamleler için ihtiyacımız olan hazırlıkları tamamladık.
* Salgının tetiklediği sağlık ve ekonomik krizler Rusya-Ukrayna savaşıyla derinleşirken Türkiye yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme stratejisinden taviz vermeden yolunda ilerlemiştir. Ülke ve millet olarak bu mücadeleyi verip, pek çok badireyi atlatırken bedeller de ödendi. Terör örgütleriyle huzura, 15 Temmuz’da istiklale, sosyal medya tehditleri üzerinden ekonomiye saldıranlar ülkedeki herkesi bunun yıkıcı sonuçları altında bırakmayı planladı.
“TAKDİR ETMENİZ SİZİ KÜÇÜLTMEZ, TAM AKSİNE BÜYÜTÜR”
* Akdeniz’deki güç kavgasında gerilimi sürekli yükseltenlerin niyeti, bugünle birlikte geleceği de ipotek altına almaktır. Salgında gelişmiş ülkeler bile çaresizce sağa sola savrulurken Türkiye’nin sağlık hizmetlerini ve tedarik kanallarını ayakta tutması karşısında birilerinin midelerine kramplar giriyordu.
* Son olarak Rusya-Ukrayna krizinde ülkemizi savaşın tarafı yapmak için var güçleriyle çalışanların bizim kurduğumuz ‘barış köprüsü’nü yürekleri daralarak izlediğini biliyoruz. Aynı çevrelerin ülkemizin son 20 yılda ortaya koyduğu büyük kalkınma hamlesinin sembollerinden biri olan 1915 Çanakkale Köprüsü’nün o görkemli görüntüsü altında ezildiklerinin de farkındayız.
* Buradan bizim nezdimizde ülkemizi ve milletimizi hedef alanlara mesajımızı altını çizerek bir kez daha tekrarlıyorum. Unutmayın orta açıklıkta daha önce Japonya bir numara iken, şu anda bu köprümüz dünyanın bir numarası olmuştur.
* Bundan dolayı herhangi bir takdirinizi beklemiyoruz. Ama takdir etmeniz sizi küçültmez tam aksine büyütür. Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını engellemeyi başaramayacaksınız. Türkiye’nin adil ve samimi duruşuyla bölgesinde ve dünyada barışın, huzurun, güvenin köprüsü haline dönüşmesini engelleyemeyeceksiniz.
* Türkiye’nin en büyük 10 ekonomi arasına girerek kendisi ve tüm dostları için yeni bir dünya inşası gayretleri de baltalanamayacak. Nice zorlu mücadeleleri beraberce yürüttüğümüz, nice hayati imtihanları birlikte geçtiğimiz, nice mümkün değil denilenleri birlikte başardığımız milletimizin 2023’te bu kutlu yürüyüşe bir kez daha güç vermesine mani olamayacaksınız. Bugüne kadar ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetler elbette önemli ama asıl bundan sonra yapacaklarımızla Türkiye’yi dünyanın en üst ligine çıkartacağız.
* Geçmişte ülkemizin benzer fırsatları değerlendirmesinin önüne darbelerle, cuntalarla, vesayet oyunlarıyla defalarca geçmişler. Bu defa onlara aynı keyfi yaşatmayacağız. Zorluklarımız yok mu, sıkıntılarımız yok mu, eksiklerimiz yok mu, önümüze döşenen mayınlar, ayağımıza dolanan ipler, işimizi zorlaştıran tuzaklar yok mu? Hepsi de var.
* Ama bunların tamamının üzerinde bizim ülkemizi güçlü, milletimizi müreffeh yapma inancımız, irademiz, hazırlığımız, birikimimiz, imkanımız, kararlılığımız var. Herkesin bir hesabı, bir planı olabilir. Fakat en büyük hesap ve en büyük plan sahibi Allah’tır. Herkesin içinden geçen niyetler, kalbinde yatan aslanlar olabilir fakat son söz milletimizindir. Biz bugüne kadar Rabb’imizden gelen takdire, milletimizin verdiği her karara ram olduk, teslim olduk. İnşallah 2023’e kadar gece gündüz çalışarak, güçlü taraflarımızı tahkim, zayıf taraflarımızı takviye ederek milletimizle aramızdaki gönül köprülerini daha da sağlamlaştıracağız.
“MARMARAY’DA AYNI ZEHİRLİ OKLAR BU DEFA BİZE YÖNELDİ”
* Köprü her şeyden önce, 140 yıl önce benzer bir projeyi düşünen, hazırlığını yaptıran ancak ülkenin o dönemdeki şartları sebebiyle bunu hayata geçiremeyen ecdada bir armağandır. Aynı şekilde köprü 107 yıl önce Çanakkale’de imanıyla, yüreğiyle, canıyla, dişi, tırnağıyla yürüttüğü bir savaş sonunda büyük bir zafer kazanan tüm kahramanlarımıza bir şükran, bir minnet, bir teşekkür ifadesidir. Yine bu köprü, Cumhuriyetimizin bir asra yaklaşan muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma mücadelesinin günümüz teknolojisiyle tecessüm etmiş halidir.
* Temelinin atıldığı günden açılışının yapıldığı ana kadar her aşamasını adım adım bizzat takip ettiğim bu eser hayırlı olsun. Türkiye’nin sahip olduğu her büyük eser gibi bu projenin de Türkiye’ye kazandırılmasında pek çok engeli aşmak zorunda kaldık.
* Hatırlarsanız, boğaza yapılan ilk köprüyü inşa ederken birileri bu eserin İstanbul’a yapılmış en büyük kötülük olduğunu söyleyebilecek kadar ileri gitmiş, projeyi sabote etmek için her yolu denemişlerdi. Buna rağmen artık adı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olan bu eser tamamlanıp hizmete açılmıştı. İkinci köprü yapılırken bu defa aynı hezeyanlar, rahmetli Özal üzerinden tekrar sergilenmişti. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü de bu utanç verici tartışmaların eşliğinde inşa edilip, bitirilmişti. Marmaray Projesi’ne başladığımızda aynı zehirli oklar bize yöneldi.
‘BEŞLİ ÇETE’ AÇIKLAMASI
* Uzun bir mücadelenin ardından bu eseri tamamlayarak hizmete sunduk. Mahkeme mahkeme dolaşarak 4 yıl bizi geciktirdiler. Sonunda tamamladık, tabii şimdi rahatlıkla Marmaray’dan birlikte Asya’dan Avrupa’ya geçiyorlar. Aynı şekilde Avrasya…
* Avrasya’da da şimdi girmeyeceğim detaylarına, yine Avrasya’da hani ‘5’li çete’ diyorlar ya, ‘5’li çete’ dediklerini koy bir kenara burada aynı siyasi görüşü paylaştıkları arkadaşlarımız Avrasya Tüneli’ni yapanların içindeydi. Boğazın üçüncü gerdanlığı Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün inşası boyunca kampanyalar yürüttüler, manşetler attılar, gösteriler yaptılar. Daha dün gibi gözlerimin önünde, boğazdan gelip güçleri yetse inanın her türlü ihaneti yapabilirlerdi.
* Bir mahkeme kararını yanlış anlayarak ‘Üçüncü köprü artık 2 beton kuleden ibaret’ manşeti atanların sefilliklerini unutmadık. Aynı güruh Çanakkale’deki köprü için de demediğini bırakmadı. Bizim bu tür hezeyanlara cevabımız her zamanki gibi gündemimizdeki projeyi süratle tamamlayarak milletimizin hizmetine sunmak olmuştur.
“GEÇMEDİĞİMİZ KÖPRÜNÜN PARASINI ÖDÜYORUZ ÇARPITMASI YAPTILAR”
* 1915 Çanakkale Köprüsü’nün bir diğer önemli özelliği ise kamu-özel iş birliği modeliyle, yap-işlet-devret yöntemiyle Türkiye’ye kazandırılmasıdır. Ama Bay Kemal, yap-işlet-devret ne demektir inanın bilmez, anlamaz. Bu öyle her yiğidin karı değil, bunun için bu alanda mürekkep yalamak lazım, böyle bir durum yok. Yıllardır birileri bu yatırım modeli üzerinden bizi itham ediyor, bize bühtan ediyor, bizi yerden yere vuruyor. İGA’yı yaptık onunla ilgili de konuştular. Şimdi ‘İGA nedir’ diye sorsan bilmez. Şu anda dünyadaki ilk üç havalimanından bir tanesi İstanbul Havalimanı.
* Çanakkale’deki eserin ihtişamını insanların kafasında soru işaretleri oluşturarak gölgelemek isteyenler hemen harekete geçti. İşte İstanbul Havalimanı da aynı şekilde dünyada gerçekten çok büyük sesler getirdi, hala da devam ediyor. Şimdi yüklenici firmalar, işletmeci firmalar buraya ilave bazı proje tadilatıyla güzellikler yapacaklar. ‘Geçmediğimiz köprünün parasını ödüyoruz’ çarpıtması yaptılar. En somut örneği olan bu bühtanları elbette biz kaale almıyoruz, bir kulağımızdan girip öbüründen çıkıyor.
* Bu yalanlar sebebiyle tereddüde düşen vatandaşlar olabilir. Kısaca kamu-özel ortaklığı veya yap-işlet-devret projelerinin ne anlama geldiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Kamu-özel ortaklığı projelerinin tüm dünyada yaygın olarak kullanılan bir altyapı modelidir. Dünyada sadece 2021 yılında bu modelle 35,6 milyar dolarlık yatırım yapılmıştır. Türkiye bu modeli en verimli şekilde kullanan Avrupa’da 3’üncü, dünyada 13’üncü ülke durumundadır. Almanya, yeni otoyol projelerinin önemli bir kısmını bu modelle hayata geçirme kararı almıştır. Amerika, bir süre önce açıkladığı 1,5 trilyon dolarlık altyapı projesinin önemli bir bölümünü bu modelle hayata geçirecektir.
* Ülkemiz geçtiğimiz 20 yılda ulaştırma ve haberleşme alanında bu modelle 37,5 milyar dolarlık yatırıma kavuşmuştur. Bay Kemal, bak bunları milli bütçeden yapmadık. Kendileri tedarikçi aynı zamanda yatırımı yaptılar ve belli bir süre bunu işletiyorlar. Yapılan analizler 2024 yılında kamu-özel ortaklığı projelerinin hazineye olan yükünün neredeyse sıfırlanacağını, bir sonraki yıldan itibaren de katlanarak artan bir gelir kaynağı haline dönüşeceğini gösteriyor. Tabii bu hesap sadece garanti rakamlarıyla ilgilidir. Yatırımın devreye girdiği andan itibaren devletin vergi, zaman, akaryakıt, bu noktada tabii akaryakıt tasarrufu ekonomik canlılığın getirdiği kazançlar başta olmak üzere elde ettiği gelirler kamunun kar hanesine hemen yazılmaya başlanmaktadır.
* Kamu-özel iş birliği modeliyle 2003-2021 yılları arasında hayata geçirilen yatırımların ülkemizin milli gelirine 395 milyar dolar, üretime 838 milyar dolar, istihdama 1 milyon kişi katkısı zaten olmuştur. Bu katkı her geçen yıl artarak sürecek, işletme sürelerinin sonunda da yapılan eserler devlete geçecektir.
* İş bilenin, kılıç kuşananın, olay bu. Ayrıca bu modelle ülkemize kazandırılan büyük projelerin işletme süresindeki bakım, onarım, geliştirme maliyetlerinin yatırım bedelleriyle mukayese edebilecek seviyelere çıkabildiği de dikkate alınmalıdır. Velhasıl neresinden bakarsanız bakın ülkemiz için karlı, kazançlı, hayırlı, verimli bir yatırım modelini Türkiye’de etkin ve yaygın bir şekilde uygulamış olmaktan memnunuz.
“HER YATIRIM ÜLKENİN VE MİLLETİN ORTAK MALIDIR”
* Geçmediğimiz köprünün, yolun, faydalanmadığımız hizmetin ödeme meselesine gelelim. * Kamu eliyle ülkemizin her ilinde, her ilçesinde, her köyünde, her karış toprağında yol, köprü, hastane, okul, baraj, sulama tesisi, kamu hizmet binası yatırımı yapılmaktadır. Her yatırım onu bilfiil kullananlar yanında ülkenin ve milletin ortak malıdır.
* Üstelik doğrudan bütçeden yapılan yatırımlarda işin bedeli peşin ödenmekte, hizmet ise proje tamamlandıktan sonra peyderpey alınmaya başlanmakta. Buralarda verilen hizmetlerin hemen tamamı ücretsiz olduğu için kamuya doğrudan herhangi bir maddi geri dönüş de yoktur. Kamu-özel iş birliğinde ise proje faaliyete geçene kadar garanti dahil kamudan herhangi bir kaynak tahsisi söz konusu değildir.
* Proje hizmete girdikten sonra da sadece garanti miktarı ile gerçekleşme arasındaki farkın ödemesi yapılmaktadır. İnşa edilen eser randımanlı şekilde çalışmaya başladığında, ödeme yapılması bir yana, üste gelir sağlanmakta, işletme süresi bitiminde de yatırım tamamen devlete geçmektedir. Mesela Avrasya Tüneli’nin işletme süresi bittiğinde devlet, vergi ve diğer kazançlar hariç üste en az 140 milyon dolar para almış olacaktır.
* İstanbul-İzmir Otoyolu ve onun bir parçası olan Osmangazi Köprüsü’nün işletme süresinde devlete sağlayacağı sadece KDV geliri, toplam 1,3 milyar avrodur. 1915 Çanakkale Köprüsü’nün ülkemize kazancının da sadece vakit, akaryakıt ve karbon salınımındaki azalım getirisinin yıllık 415 milyon avro olacağı hesaplanmaktadır.
ANTALYA HAVALİMANI AÇIKLAMASI
* Şimdi sizlere yine bir kamu-özel ortaklığı projesi olan Antalya Havalimanı’nın kapasite artırımı ve işletme ihalesi ile ilgili son gelişmenin müjdesini, az önce ifade ettim, vermiş oluyorum. Bilindiği üzere Antalya Havalimanı’nın aralık ayında yapılan inşa ve işletme ihalesini, toplam bedeli 8 milyar 555 milyon avro işletme ve 765 milyon avro yatırım bedeli ile TAV-Fraport iş ortaklığı kazanmıştı. İhaleyi kazanan firmalar, işte bugün az önce ifade ettiğim rakamı ödediler. Bu gelişmenin ülkemize ve devletimize ben tekrar hayırlı olmasını diliyorum.
* Görüldüğü gibi kamu özel işbirliği projeleri bu ülkenin hiçbir vatandaşının cebinden haksız ve adaletsizce tek kuruş götürmediği gibi tam tersine hem yatırım modeli hem dolaylı ve doğrudan etkileri hem sonunda kamuya kalacak olması sebebiyle sayısız kazanç sağlayan eserlerdir. Esasen kamu özel yatırımlarının önemli bir kısmında vatandaşlarımızın hizmetten faydalanmasını kolaylaştırmak için projede öngörülen tarifelerin çok altında bedel uygulanmaktadır.
* Garanti ödemelerinin önemli bir kısmı da bu yüzden ortaya çıkmaktadır. Bir başka ifade ile devletin imkanlarını milletin hizmetine veriyoruz. Amerika'nın, Avrupa'nın, Asya'nın gelişmişliğini artırmak için kullandığı bir yatırım modelini Türkiye'de işlemez hal getirmeye çalışanların derdi kesinlikle milletin kesesi değildir. Bunlara verilen misyon, mesnetsiz tartışmalarla ülkemizi yönetim sisteminden ekonomik işleyişe kadar her alanda eskiye döndürerek tökezletmek, yere sermektir.
* Varsın birileri dışarıda hazırlanıp ellerine tutuşturulan bu raporları kendi model teklifleri diye okutmaya çalışsın, varsın birileri kendilerini yalanla, iftira ile avutsun, varsın birileri içinde ülkenin ve milletin olmadığı sinsi hesaplarla siyasetçilik oynasın, varsın birileri kendi hırslarının, karanlık ajandalarının peşinde koşsun. Biz ülkemize ve milletimize aşığız, eser kazandırmaya, hizmet getirmeye, 2023 hedeflerimizle, 2053 vizyonumuzla büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa ve ihya etmeyi sürdüreceğiz.
“BUNLARIN DERDİ TÜRKİYE’Yİ ESKİYE DÖNDÜREREK TÖKEZLEMEK VE HATTA MÜMKÜNSE YERE SERMEKTİR”
* Devletin imkanlarını biz milletin emrine veriyoruz. Avrupa, Amerika, Asya’nın gelişmişliğini arttırmak için kullandığı yatırım modelini Türkiye’de işlemez hale getirmeye çalışanların derdi, milletin kesesi değildir. Bunların derdi Türkiye’yi eskiye döndürerek tökezlemek ve hatta mümkünse yere sermektir.
* Ellerine tutuşturulan birileri bunu okumaya çalışsınlar, kendilerini iftira, yalan ve çarpıtmayla avunsun. Kendi hırsları, kifayetsizlikleri, karanlık ajandalarının peşinde koşsun. Ülkemize ve milletimize aşığız biz. Eser kazandırmaya, hizmet getirmeye 2023 hedeflerimizle, 2053 vizyonumuzla büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etmeyi sürdüreceğiz.
* Ülkemizin demokrasi ve kalkınma yolunda önüne çıkan her meseleyi çözdüğümüz gibi hayat pahalılığı başta olmak üzere bugünkü sorunların üstesinden gelecek olan da yine biziz. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, spordan sosyal desteklere kadar her alanda insanımızın refah düzeyini Cumhuriyet tarihinin en üst seviyesine biz çıkardık. Bu hizmetleri getirirken karşılaştığımız engelleri, milletimizin gönlünden kopup gelen ‘Allah razı olsun’ sözünden aldığımız güç ve motivasyonla aşarak bugünlere geldik.
* Sadece yatırım yapmakla, eser ortaya koymakla kalmadık; siyasi, diplomatik, askeri, dış ticaret etki alanını ülkenin kalkınma hedeflerini destekleyecek şekilde güçlendirdik, tahkim ettik. Yürütülen beşinci kol faaliyetlerine rağmen Türkiye’yi bölgesinin lideri, dünyanın sözü dinlenen ülkeleri grubuna çıkarttık. İşte bunun için diyoruz ki günlük sıkıntılarımızı konuşurken, tartışırken, dertlenirken Türkiye’nin mevcut kazanımlarını hangi badirelerden geçerek elde ettiğini, asla hatırımızdan çıkarmamalıyız.
* Ülkemizin vakti ve enerjisi yıllarca vesayet güçleri üzerinden, milli irade hiçe sayılarak, demokrasi kağıt üzerinde bırakılarak, siyasetin altı boşaltılarak heba edilmişti. Bir dönem bu ülkede terör örgütlerinin saldırılarıyla sosyal kaos çıkarma denemeleri ile milletimizin huzuruna kast edilmişti.
* Biz kararlı ve dirayetli bir mücadele ile bu tür sorunları sadece sınırlarımız içinde çözmekle kalmadık, aynı zamanda PKK başta olmak üzere, milletin canına musallat olan terör örgütlerinin de başını ezdik, belini kırdık. Mücadeleyi sınırlarımız ötesine taşıyarak 780 bin kilometrekare vatan toprağının her karışında insanlarımızın güvenliğini, huzurunu garanti altına alacak bir iklim oluşturduk. Ülkemizin müzmin sancısı olan darbeler dönemini FETÖ ihanet çetesinin silahlarının karşısına milletimizle birlikte, imanla, inançla, cesaretle dikilerek etkisiz hale getirmek suretiyle biz kapattık.
HAYAT PAHALILIĞI MESAJI
* Türkiye'ye diz çöktüremeyenler son olarak ekonomiyi hedef aldı. En çarpıcı örneğini 2018 Ağustos'ta yaşadığımız ekonomik tuzakları da ülkemizin potansiyelini daha verimli şekilde harekete geçirerek, daha çok çalışarak, üreterek aşmanın mücadelesini yürüttük. Biz bu mücadelenin içindeyken dünya korona virüs salgını krizinin pençesine döştü.
* Sağlık tehdidi olarak başlayan salgın krizi giderek üretim, lojistik, tedarik, istihdam, finans, güvenlik alanlarına yayılan bir küresel depreme dönüştü. Bu süreç maruz kaldığımız ahlaksız, haksız, adaletsiz kuşatmaya rağmen ülkemizin aslında ne derece güçlü bir hizmet alt yapısına, üretim imkanına, yönetim kapasitesine sahip olduğunu dost düşman herkese göstermiştir.
* Bizim bu dönemde önceliğimiz insanımızın işini, aşını, ekmeğini garanti altına alacak bir ekonomik işleyişi kesintisiz sürdürmek olmuştur. Hatta bununla kalmayıp ekonomi programımızı klasik kur-faiz-enflasyon sarkacından çıkartarak ülkemizi yatırım, istihdam, üretim, cari fazla yoluyla daha çok büyütecek yaklaşımı hayata geçirdik. Tıpkı vesayetle, darbelerle, terörle mücadele gibi elbette bu tarihi değişimin de bir bedeli oldu.
* Bu bedeli şimdi ödeyip ayağımıza gelen fırsatı değerlendiremezsek ülkemizin önümüzdeki çeyrek asrı, yarım asrı bir kısır döngüye mahkum kalacaktı. Milletimiz bize ülkeyi yönetme sorumluluğunu tatlı su demokratlığı yapmamız için vermedi. Bu vazifeyi bize ülkeyi ve milleti gerektiğinde en sert fırtınalardan sağ salim çıkartmamız için tevdi etti. Irak'ta son 20 yılda yaşanan büyük yıkımları hatırlayın, Suriye'de hepimizin gözleri önünde yaşanan ve 11 yılını geride bırakan büyük trajediyi hatırlayın.
“TEHDİTLERİ TEKER TEKER BERTARAF ETTİK”
* Bir dönem bölgesinin en parlak yıldızı olan Libya'nın nasıl parçalandığına bakın. Son olarak Ukrayna'nın topraklarının adım adım nasıl elinden alındığına, sonunda nasıl topyekun işgal tehdidi ile karşı karşıya geldiğine bakın. Bu senaryoların hepsi çok daha fazlasıyla ülkemizin üzerinde de oynanmak istenmiştir. Biz milletimizle birlikte vatanımızın bütünlüğüne, insanımızın birliğine, beraberliğine, devletimizin bekasına, ülkemizin varlığına yönelik tehditleri teker teker bertaraf ettik.
* Bu zorlu mücadele döneminde aldığımız kararların, yaptığımız tercihlerin, sergilediğimiz dirayetli yönetimin tüm riski bize, tüm kazanımları ise ülkemize ve milletimize aittir. Eğer vesayetin ayak oyunlarıyla, Gezi hadiseleriyle, çukur eylemleriyle, 17-25 Aralık kumpasıyla, 15 Temmuz darbe girişimiyle ülkemiz aynı karanlık senaryonun güdümüne sokulabilseydi Türkiye'nin bugün ne halde olacağını hayal etmek bile istemiyorum.
* Bugün haklı olarak hep birlikte hayat pahalılığından şikayet ediyoruz. Şayet vatan toprakları, güzünü istiklalimize dikmiş sırtlanların, akbabaların, yılanların istilasına uğramış olsaydı bugün hayat pahalılığını değil, kaybettiğimiz özgürlüğümüzün, yitirdiğimiz sevdiklerimizin, yıkılan evlerimizin, kararan geleceğimizin acılarını konuşuyor olacaktık.
* Dün Suriye'de, bugün Ukrayna'da evlerini, hatta bir kısmı vatanını terk etmek zorunda kalan milyonların neler yaşadıklarını, çaresizliğe sürüklendiklerini hep beraber görüyoruz. Ukrayna'dan 200'e yakın yetimi ve öğretmenlerini birlikte ülkemize aldık. Kendilerine ülkemizde ev sahipliği yapacağız. Bunlar yetim yavrular. Kolay değil, kadınlar, evlatlarıyla beraber ellerinde valizleri oralardan çıkıp buralara kadar geliyorlar. Polonya'ya geçiyorlar, Macaristan, Romanya'ya geçiyorlar.
* Şunu çok açık net söylüyorum, ülkemize sağladığımız en büyük kazanım milletimize verdiğimiz en büyük hizmet Türkiye'yi böyle bir duruma düşmekten kurtarmış olmamızdır. Üstelik bununla da kalmadık, ülkemizi tüm mazlumların ve mağdurların sığınağı haline getirdik. Toplam 5 milyon. Suriye'den, Irak'tan, Afganistan'dan gelenler. Türkiye'nin birbirleri ile savan tarafların bile güvendiği, itimat ettiği, diyaloğun ve barışın teminatı saydığı bir ülke görünmesinin sebebi geride bıraktığı zorlu mücadele dönemini başarıyla geçirmiş olmasıdır.
“NE YAPTIĞIMIZI GAYET İYİ BİLİYORUZ”
* Bugün de geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmet alt yapısından aldığımız güçle Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokacak programı uyguluyoruz. Sıkıntılarımız geçici, kazanımlarımız bakidir. Umudumuz canlı, geleceğimiz aydınlıktır. Ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı, nasıl başaracağımızı ve sonuçta ne elde edeceğimizi gayet iyi biliyoruz. Milletimizden sabırlı olmasını, bize güvenmesini istiyoruz. Ülkemiz 2023 imtihanından da başarıyla geçtiğinde her alanda dünyanın en üst ligine çıkmış güçlü, huzurlu, müreffeh bir Türkiye'nin bizi beklediğine inanıyoruz.
TEMEL İHTİYAÇ ÜRÜNLERİNDE KDV İNDİRİMİ
* Küresel ve bölgesel krizler karşısında ülkemizi güçlü tutmanın, hayat pahalılığı karşısında milletimizi korumanın mücadelesini verirken tüm kesimlerin işini kolaylaştıracak idari reformları da ihmal etmiyoruz. Geçtiğimiz haftalarda KDV konusunda bir sadeleştirme çalışmasını yürüttüğümüzün haberini kamuoyu ile paylaşmıştık.
* Hazine ve Maliye Bakanlığımız, ilgili STK'lar ve sektörlerle yakın istişare içinde bu düzenlemeyi hazırlamıştır. Yürütülen çalışma aynı zamanda vatandaşlarımızı hayat pahalılığı karşısında ezdirmeme kararlılığımızın ve enflasyonla mücadele programımızın da bir parçasıdır.
* İlk etapta gıda ürünlerindeki KDV oranını üretim, toptan ve perakende aşamalarının tamamında yüzde 8'den yüzde bire düşürmüştük. Bu indirim 14 Şubat'tan itibaren et, süt, yumurta, yoğurt, peynir, patates, tahıl gibi pek çok üründe bilfiil uygulanmaya başlamıştı. Ardından meskenlerde ve tarımsal sulamada kullanılan elektriğin KDV'sini 1 Mart'tan itibaren yüzde 18'den yüzde 8'e indirdik.
* Şimdi de deterjan, sabun, tuvalet kağıdı, peçete, bebek bezi gibi ürünlerin KDV’sini yüzde 18’den yüzde 8’e indirme kararı aldık.
* Yeme içme hizmetlerinin tamamında KDV oranını yüzde 8 olarak belirliyoruz. Böylece yeme içme hizmetlerinde halen birinci sınıf işletme, 3 yıldız ve üzeri otel gibi yerlerde uygulanmakta olan yüzde 18 KDV oranını yüzde 8'e indirmiş oluyoruz.
* Konut ve arsalardaki KDV sadeleştirmesi bir diğer çalışmamızdır. Satın alınan konut nerede olursa olsun, metrekaresine göre değişen aynı kademeli KDV uygulamasına tabi olacaktır. Yani, net alanı 150 metrekareyi aşmayan konutlarda KDV yüzde 8'dir. Bu büyüklüğü aşan konutların ilk 150 metrekaresi için yüzde 8, aşan kısmı için yüzde 18 KDV uygulanacaktır.
* Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu kapsamındaki konutlarda ise 150 metrekareye kadar yüzde 1, aşan kısmı için ise yüzde 18 KDV tahakkuku yapılacaktır. Arsa ve arazilerin KDV oranını da yüzde 8'e indirerek inşaat sektörünün üzerindeki finansman yükünü azaltıyoruz.
* Bir diğer düzenleme ihracatçılarımıza yönelik, imalat aşamasında ödedikleri KDV'leri istisna kapsamına alabilen ihracatçılara bunun yerine ihracat bedelinin belli bir oranına kadar iade yapılması da bir tercih olarak sunulacaktır. Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki işlerin KDV istisnası yöntemini değiştiriyor, turizm yatırımlarını da buna dahil ediyoruz. Yeni yöntem ile imalatçılar yatırımlarını bitirdikten sonra KDV iadesi talep etmek yerine KDV ödemeden aynı işlemleri yapabilecektir.
* Sağlık Bakanlığı mevzuatı kapsamındaki tıbbi cihazların KDV'sini yüzde 18'den yüzde 8'e indiriyoruz. Tarım sektöründe her türlü sertifikalı tohum, fide, fidan teslimlerinde KDV'yi yüzde 1’e, süt toplama tankları gibi kimi ürünlerdeki KDV'yi de yüzde 8'e indiriyoruz.
* Ülkemize döviz kazandırılması amacıyla yabancılara satılan konut ve iş yerlerindeki istisna süresini bir yıldan 3 yıla çıkartıyoruz.
* Oto galericilerin araç alım satımından elde ettikleri kâr ile yat, kotra, tekne ve gezinti gemilerinin satışında halen yüzde bir olan KDV oranını yüzde 18'e yükseltiyoruz. Demir çelik ürünlerinin nihai tüketiciye kadar ki satış aşamalarında KDV tevkifatı uygulaması getiriyoruz.
* Ülkemizi elektrik otomobil üssü haline getirecek çalışmalarla ilgili müjdeli haberimiz var. Yerli otomobilimiz TOGG başta olmak üzere elektrikli otomobil üretimi ve kullanımındaki gelişmeleri dikkate alarak yüksek hızlı şarj istasyonlarının yaygınlaştırılması konusunda yeni adımlar atıyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız vasıtasıyla 81 ilimizin tamamında 1500'den fazla yüksek hızlı şarj istasyonu kurulmasına yönelik çalışmalara 300 milyon liralık bir destek sağlıyoruz. Amacımız bir yıl içinde ülkemizde yaygın bir yüksek hızlı şarj alt yapısını sağlamaktır.