Yine ilginç bir konu. Sizi bilmem ama ben bir nörobilimci olarak her geçen gün beynime daha az güvenmeyi öğreniyorum. İkinci bir fikir almak neden çok önemlidir bu yazıyı okuduktan sonra anlayacaksınız. Özellikle alan uzmanlarında görülen, yani bir alanda çok iyi olan profesyonellerde görülen, psikolojide Einstellung etkisi olarak tanımlanan (Bunu tanımlayan Dr. Merim Bilalic 2008 yılında konu üzerindeki çalışmalarından dolayı İngiliz Psikoloji Organizasyonu tarafından önemli bir ödül alıyor) bir etki var.

Einstellung etkisi çok iyi bildiğiniz, uzman olduğunuz bir konuda kendi bildiğiniz yoldan başka hiçbir çözüme açık olmamak olarak tanımlanabilir.

Fakat bu bilinçli olarak yapılmıyor. Bu etki altındakiler tüm görüşlere/çözümlere açık olduklarını, hepsini ince ince değerlendirdiklerini sanıyorlar. Bunu en iyi kanıtlayan çalışma satranç oyuncuları üzerinde yapılan bir seri araştırmadan ibaret. 90'lı yıllarda başlanan bu araştırma dizisinde önce, amatör ve oldukça usta satranç oyuncularının karşılaşma sırasındaki hamleleri gözleniyor. Daha kolay ve hızlı yapılabilecek hamleler olduğunda usta oyuncuların onun yerine zor hamleleri kullandıkları gözleniyor.

Kendilerine bu durum çalışma sonrası belirtildiğinde öyle bir hamle yapma durumunun hiç olmadığı, olsa mutlaka görüp onu tercih edeceklerini söylüyorlar. Sonraki çalışmalarda satranç oyuncularının göz hareketlerini takip eden bir cihaz kullanılıyor. Böylelikle hangi hamleyi düşündükleri dokümante edilebiliyor. Yine benzer sonuçlara ulaşılıyor. Yine inkar ediyorlar fakat göz hareketleri ele veriyor. Fakat bazı usta oyuncular bu etkiden muaf gibi davranabiliyorlar. Yani yapılabilecek basit bir hamle varsa, onu öncelikli tercih ediyorlar. Bu da Einstellung etkisinin bazıları üzerinde daha hafif olduğunu gösteriyor. Gelelim başka alanlardaki etkilerine.

Alanda çalışma yapan nörobilim uzmanları bu etkinin birçok alanda gözlendiğini belirtiyorlar. Örneğin bir hekim alengirli bir hastaya bir tanı koyuyor. Hasta gerçekten tanısında zorlanılabilecek bir halde. Sonraki görüşmelerinde hep aynı görüşe saplandığı gibi, gidilen diğer hekimler de önceki konulan tanıyı değiştirmeye yanaşmıyorlar.

Beyin direkt hazır olanı kabul ediyor. Adaletin sağlanmasında da Einstellung etkisine kapılmanın mümkün olduğu, hatta çokça yapıldığı düşünülüyor. Örneğin suçlu hakkında önceden okunan/görülen tüm delillere rağmen, suçluyu gördüğünüz anda sizde yarattığı ilk etki, kararınıza yansıyor. Bu da kafanızda geçmişten gelen/eski tecrübeler vs. bir ön yargıyla mümkün. 'Böyle birisi bunu asla yapmaz' gibi. Buna çok güzel bir örneği Netflix'in gerçekten uyarlama Jeffrey Dahmer isimli seri katilin hikayesini anlattığı dizide görebilirsiniz. Birkaç yakalanma ihtimali doğan bu cani katil, ilk izlenime bağlı sabit fikir (içinde ırkçılık barındıran) nedeniyle serbest bırakılıyor.

Başka bir örnek daha vereyim. Politikayı ve politikacıları düşünün.

Ülkelerin geleceğinde söz sahibi olan insanları. Bir kişi ne kadar usta olursa olsun Einstellung etkisinden dolayı hata yapabilir. Bu yüzden ekip ve ekibin her üyesinin geri bildirimi, katkıları çok önemlidir. Her dediğinize katılan bir grupla çevrelendiğinizde hatadan kaçamazsınız. Hekimlik mesleğinde de konsültasyon denilen diğer hekimlerin bilgi ve ikinci görüşüne danışmak çok önemlidir. Hekimlikte hastaların konseye çıkarılması bu yüzden önemlidir.

Bir kişi ne kadar o alanın en iyilerinden olsa da onun kadar alanda iyi olmayan bir diğer uzmanın gördüğünü göremeyebilir.

Bütün beyinler sabit fikirlidir. Bunun farkında olmak, aşmak için ilk adımdır.

DR. SEVDA SARIKAYA / AKŞAM GAZETESİ