BORSAGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Kimsenin dipleri ve tepeleri yakalayamayacağını, yatırımla uğraşan hemen herkes gayet iyi bilir ancak dip ve tepelere yaklaşıldığına dair öngörülerde bulunmak, özellikle de tahminleriniz tarihsel verilere dayanıyorsa, stratejinizde sizi daha güvende hissettirebilir.
Hisse senedi piyasalarında, yönün nereye gittiğini anlamaya çalışan her yatırımcı, geçmiş verilerden faydalanır ancak bu verileri herkes farklı okuyabilir. Hatta aynı anlamları çıkaran iki yatırımcının, farklı beklentilere sahip olması bile mümkün olabilir. Bir yatırımcı geçmiş verilere sadık kalarak bir yatırım stratejisi geliştirmeyi tercih ederken bir diğer yatırımcı stratejisini, her şeyin bu kez farklı olacağı düşüncesi üzerine kurabilir. Ancak dikkat etmek gerekir; özellikle ayı piyasalarında “Bu kez farklı olacak” demek, olumlu sonuç verme ihtimali oldukça düşük bir yaklaşım olarak kabul edilir.
Her şeyin bu kez farklı olacağı dürtüsünden kurtulun
Star Tribune’den Ben Marks’ın haberine göre, bir süredir ciddi ve büyük düşüşlerin yaşandığı ve toparlanma işaretlerinin hala ikna edici şekilde belirmediği bir ayı piyasasında olduğumuz ortadayken, her şeyin farklı olacağı dürtüsünden uzak durmak en sağlıklı seçenek gibi gözüküyor. Kötümserliğin hakim olduğu piyasalarda, olumlu her haberi ya da en kötünün görüldüğüne dair yorumları, bu kez farklı olacağına dair dürtünüzü harekete geçiren işaretler olarak algılamaya daha açık olursunuz. Bu nedenle, tuzağa düşmemek ve daha soğukkanlı ve bilinçli bir bakış sergilemek ayı piyasalarında, normale kıyasla daha önemli. Bunun yerine, dürtülerinize yenilmemeli ve tarihsel verilerin sizi yönlendirmesine izin vermelisiniz.
Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana, S&P 500 endeksi, birçok kez zirve noktasından yüzde 30-35 oranında düşerek ayı piyasası bölgesine girdi. Bugün ise endeks, tüm zamanların en yüksek seviyesinden yüzde 26 oranında düşmüş durumda. Bu noktadan itibaren yaşanacak yüzde 5,4’lük bir kayıp ise endeksin zirve noktasından yüzde 30 oranında düştüğü anlamına gelecek. Zirveden yüzde 35 oranında bir düşüş yaşanması için ise endeksin mevcut seviyesinden yüzde 12 daha düşmesi gerekiyor.
Doğru vadede ortalama yüzde 27 kazanç
Peki endeks bu noktadan da aşağı düşebilir mi? Bu elbette olabilir. Bu noktada amaç, tedbirli olmaktır, kusursuzu aramak değil.
Alım fırsatları söz konusu olduğunda, fiyatların zaten 1 yıl ve üzeri vadeyle yatırım yapanlar için cazip olduğu açık görünüyor. 2022 yılı, S&P 500'ün Ekim ayı ortasına kadar yüzde 20 veya daha fazla oranda düştüğü dokuz yıldan biri olarak kayda geçiyor. Bunun gerçekleştiği son yedi düşüşün her birinde ise hisse senetlerinin bir sonraki takvim yılında ortalama yüzde 27'lik bir kazanç bıraktığı gözleniyor.
280 gündür sürüyor
Yatırımcılar, özellikle de düşüş döngülerinde normal olarak fiyata odaklanmaya meyilli oluyor. Oysa fiyatın yanı sıra bu döngülerin süresi de yatırımcılar için büyük önem taşıyor. Ayı piyasalarının en önemli özelliği zarar ettirmesi değil, sabrınızı da test etmesidir.
Bu nedenle, içinde bulunduğumuz ayı piyasasının 2007-2009 yılları arasındaki dönemden bu yana yaşanan en uzun ayı döngüsü olduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor. 280 gün süren ve hala devam eden bu piyasada momentumun ne zaman değişeceğini bilmek imkansız olsa da hisse senetlerine yönelik nakit akışının 3 Ekim haftasında 6 milyar doları aşmış olmasını da olumlu bir işaret olarak almak gerekiyor.
En net katalizör: Fed
Hisse senetlerini daha yükseklere taşıyacak en bariz katalizörün Fed’in parasal sıkılaştırma politikasında resmi bir ‘duraklama’ya gitmesi olduğunu herkes biliyor ve Fed'in Aralık ayı ortasındaki toplantısından sonra bu yönde bir karar vereceğini düşünmek mantıksız gözükmüyor.
Aylık enflasyon rakamlarında beklenenin üzerinde bir düşüş yaşanması ise hisse senetlerine yönelik olumlu gelişmelerin ikinci sırasında yer alıyor. Tüketici fiyat endeksi ve kişisel tüketim harcamaları inatla yüksek kalırken, önemli düşüşlerin olabileceğini gösteren nakliye maliyetleri, emtia fiyatları, yeni ev inşaatları gibi birkaç öncü göstergeyi de gözden kaçırmamak gerekiyor.
ABD ara seçimleri ve ortalama yüzde 15 kazanç
Beklenenden daha iyi gelecek şirket kazançları, Ukrayna Savaşı’na yönelik bir çözüm ışığı, ABD ara seçimleri ve borsaların Aralık ayı mevsimselliği de gelecek aylarda yaşanacak potansiyel bir toparlanmayı destekleyebilecek diğer faktörler olarak duruyor. S&P 500 endeksinin 1950 yılından bu yana her ABD ara seçimini izleyen altı aylık periyotta, ortalama yüzde 15'lik bir kazanç bıraktığını da akıldan çıkarmamak gerekiyor.
Dip, ralli ile çakışmayabilir
Yatırımcıların bu göstergeler ışığında bir strateji geliştirirken şu noktayı da atlamaması gerekiyor. Hisse senedi piyasalarında dip noktası, hemen bir ralli ile çakışmayabiliyor. Yani, sabır testinin bu kez beklenenden uzun sürmesi ihtimaller dahilinde bulunuyor. Ayrıca, Fed’in şahin tutumunun, V formasyonunda gelişecek bir geri kazanımı çok daha zorlaştıracağı da makul bir öngörü gibi duruyor.
Ancak hisse senetlerinin birkaç ay daha ayı piyasasının dip seviyelerinde seyretmesinin onların uzun vadeli getirilerinde bir azalmaya yol açmayacağını da anlamak gerekiyor. Piyasalarda dip nokta henüz gelmemiş olsa da yatırımcıların bu olasılığa hazır olması, trene doğru zamanda doğru yerde atlamalarına yardımcı olacakmış gibi duruyor.