BORSAGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

Finans piyasalarında ‘değer yatırımı’ olarak da adlandırılan yatırım stratejisine göre gerçek değerinin altında fiyatlanan hisselerin gelecekte yükseleceği düşüncesiyle satın alınması, birçok yatırımcı için en doğru yatırım stratejilerinden biridir. Bir başka açıdan yaklaşıldığında ise her yatırım aslında bir değer yatırımıdır çünkü yatırımda amaç yatırım yaptığımız miktarın ileri bir tarihe kadar büyümesidir; bu da yatırım yaptığımız varlığı ucuza almaktan geçer.

Peki hisse senetleri değerinin altında mı yoksa aşırı değerli mi? Soruyu duyar duymaz bugüne kadar soğuk terler döktüren 2022 yılı film şeridi gibi gözümüzün önünden geçiyor ve hafif bir tebessümle şu kolay cevabı veriyoruz: “Elbette değerinin altında.” Bundan o kadar emin olmamak, daha sağlıklı bir yaklaşım geliştirmenizi sağlayabilir.

Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre, bu ikircikli sorunun gerçekten de doğru bir yanıtı olmayabilir çünkü bu soruya anlamlı bir yanıt bulmak istiyorsak bir ya da birden fazla karşılaştırma yapmamız gerekir.

GSYİH’ya oranına göre…

CME Group’tan Erik Norland’ın Institutional Investor’da yayınlanan analizine göre, bu sorunun cevabı iki kıyaslama ile daha da belirginleşiyor. Bunlardan birincisi, 2022 yılında tahvil getirilerindeki artışın hisse senedi fiyatlarındaki düşüşü geride bırakması; ikincisi ise S&P 500’ün piyasa değerinin GSYİH’ya oranının yüzde 180’den yüzde 140’a düşmesi. İki yaklaşıma da yakından bakmak gerekiyor.

2022 yılının ilk dokuz ayında S&P 500 Endeksi, değerinin dörtte birini kaybederken, Nasdaq ise üçte bir oranında düşüş yaşadı. Peki, bu düşüşler hisse senetlerinin değersiz olduğunu söylemek için yeterli mi? Cevap şaşırtıcı gelse de hisse senetleri bugün, yılın başında olduğundan daha fazla değerlenmiş olabilir.

Uzun vadeli tahvillere göre…

S&P 500'ün piyasa değerinin GSYİH'ya oranı yıl başından bu yana yüzde 180'den yüzde 140'a geriledi. Bu ölçüme göre hisse senetlerinin gerçekten de daha ucuz olduğu rahatlıkla söylenebilir gibi gözüküyor.

Ancak, hisse senetlerinin uzun vadeli tahvil getirileri seviyesiyle ters orantılı olarak değişme eğiliminde olduğuna ve bu getirilerin de on yıldan fazla bir süredir en yüksek seviyelerine sıçradığına dikkat etmek gerekiyor. Eğer S&P 500’ün piyasa değerinin GSYİH’ya oranını, 10 yıllık tahvil getirileri düzeyine göre ayarlarsanız, ilginç bir sonuçla karşılaşırsınız.

Hisse senetleri 1950'lerde ve 1960'ların başında, tahvillere kıyasla ucuzdu ve aynı şey 2010'larda da geçerliydi. Bu dönemlerde, hisse senetleri tahvillerden çok daha iyi performans gösterdi. Hisse senetlerinin tahvillere karşı aşırı değerli olduğu 2000 yılında ise bunun tersi geçerli oldu. Son olarak, 2000 ile 2009 yılları arasında ise hisse senetleri tahvillere karşı keskin bir düşüş yaşadı.

Tahvil getirileri düşmedikçe hisse senetlerine ucuz demek için erken olabilir

Bu yıl ise şimdiye kadar, tahvil getirilerindeki artış, hisse senedi fiyatlarındaki düşüşü geride bıraktı. Bu nedenle, tahvil getirileri düzeyine göre ayarlandığında, hisse senetlerinin aslında küresel bir finansal krizinin arifesinde olunan 2007 yılındaki seviyesinden bu yana görülen en yüksek değerleme seviyelerinde olduğu görülüyor. Bu nedenle, tahvil getirileri düşmeye başlamadıkça, ABD Hisse senetlerini değerinin altında olarak adlandırmak için erken olabilir.