Hisseler fon yatırımlarından daha avantajlı
Son dönemde yatırımcılar ETF lere ve endeks fonlarına yüksek ilgi gösterse de, bireysel hisse yatırımı yapmanın avantajları daha yüksek olabilir. Bu avantajlar arasında vergi, çeşitlendirme ve kontrol de yer alıyor.
Hisse yatırımları söz konusu olduğunda genellikle yatırımcılar üç gruba ayrılıyor. İlk kategori aktif olarak yönetilen fonlar gibi finansal ürünler için ekstra para ödemeye istekli. Bu fonların getirilerinin, ek maliyetlerin üzerine çıkacağı düşünülüyor. İkinci kategorideki yatırımcılar düşük maliyetli endeks fonlarına ya da ETF’lere yatırım yapılması gerektiğini düşünüyor. Çünkü bu fonlar beraberlerinde gereksiz ücretleri getirmiyor. Üçüncü grup ise doğrudan hisse yatırımı yapmaya odaklanıyor. Forbes’un haberine göre her metodun kendine has avantajları olsa da, bireysel hisse yatırımlarının avantajları daha fazla olabilir. İlk avantaj vergi konusunda ortaya çıkıyor. Birçok hisse temettü ödemesi gerçekleştiriyor ve bu temettüler ödemenin yapıldığı yıl içerisinde vergilendiriliyor. Temettü ödemelerinin koşullarına göre, genel gelir vergisine kıyasla daha düşük bir orandan vergilendirilebiliyor. Bunun yanı sıra, hisseler satıldığı takdirde, getirileri vergiye tabi tutuluyor ve hisse satışı yapılmadığında vergilendirme de olmuyor. Dahası bir yatırımcı hisselerini belirli bir süre satmadığında, daha düşük vergi oranları uygulanıyor. Hisselerin fonlar karşısında sağladığı bazı avantajlar, çeşitli şekillerde görülebilir. Bir grup bireysel hisseye sahip olan yatırımcılar, bu hisselerden değeri düşen bir tanesini satabilir ve vergi konusunda avantaj sağlayabilir. Diğer zamanlarda hisse getirilerinden bağış yapmak da vergi avantajı sağlar. Benzer stratejiler aktif olarak yönetilen fonlarda, endeks fonlarında ya da ETF’lerde uygulanamaz.
Zira bu fonların içerisinden seçilecek tek bir hisse satılamaz ya da hediye edilemez. Bir başka avantaj da maliyet konusunda ortaya çıkıyor. Yakın zamanda Investment Company Institute tarafından yapılan bir araştırmaya göre aktif olarak yönetilen bir hisse fonunun yıllık maliyeti %0,50 olurken, endeks fonlarının ortalama yıllık maliyeti %0,06 oldu. Bunun karşısında bireysel Hisse hesaplarının herhangi bir maliyeti bulunmuyor. Aynı zamanda bazı borsa işlem platformları, sıfır komisyon ücretiyle hisse alım satımı yapmaya da imkan tanıyor.
Bireysel hisse yatırımlarının sağladığı üçüncü avantaj, kontrol. Hisse fonları ya da ETF gibi ürünleri satın aldığınızda, fonun içerisinde bulunan hisse grubunu da kabul etmiş oluyorsunuz. Ancak fonun içerisindeki şirketler, bazı yatırımcıların kişisel görüşleriyle çelişebilir ve bu hisseler fonlardan çıkarılamaz. Ancak kendi hisse portföyünüzü oluşturduğunuzda, yalnızca istediğiniz şirketlere yatırım yapabilirsiniz. Son avantaj ise çeşitlendirme. İçinde bulunduğumuz dönemde en popüler hisse fonları ve ETF’ler genellikle endeks fonlarından oluşuyor. borsagundem.com'un derlediği bilgilere göre bu endeksleri izleyen yatırımlar, S&P 500 gibi endeksleri temel alarak çeşitlendiriliyor. S&P 500 gibi endeksler ise genellikle en büyük payı, en büyük şirketlere ayırıyor. Örneğin bir şirket, başka bir şirketin 100 katı büyüklükteyse, birinci şirkete yapılan yatırım da 100 kat daha fazla oluyor. Bu da tek bir hissede oldukça fazla yoğunluk oluşturuyor. Büyük şirketlerin diğer şirketlere kıyasla orantısız olarak daha büyük yatırımlar almasına ek olarak, bu sorun borsaların genelinin bazı sektörlerden daha iyi performans gösterdiği dönemlerde çok daha büyüyebilir. Benzer bir durum 2001 yılında teknoloji hisselerinde %71’in üzerinde düşüş görüldüğü dönemde yaşandı. Aynı zamanda 2008 finansal krizinde S&P 500’de yer alan en büyük sektör, finans sektörüydü. Şimdi de aynı durum yeniden teknoloji ve iletişim sektörlerinde görülüyor. Bu iki sektör S&P 500 endeksinin %35’inden fazlasını oluşturuyor. Sonuç olarak portföy dağılımı üzerinde tam kontrol sahibi olmak isteyen yatırımcılar, portföylerinde bireysel hisselere yer vermeyi tercih edebilir.