Türkiye’de son dönemde imalat sanayiinde kapasite kullanım oranları yükseliyor. Olumlu bir gösterge olarak kabul edilse de son dönemde yatırımlardaki artış aynı hızda gerçekleşmiyor. Küresel ve yerel ekonomik sorunlar nedeniyle olası bir talep artışını karşılayacak üretim kapasitesinin olup olmadığı tartışma konusu. Türkiye’de imalat sanayiinde geleneksel olarak yüzde 80’lere geldiğinde sektörlerde yatırımın hızlandığı kabul ediliyor ancak son dönemde yatırımlarda kıpırdanma görünse de olası bir yüksek talep artışını karşılayıp karşılamayacağı tartışmalı.

Dünya'dan Mehmet Kaya'nın haberine göre salgın sonrası dönemde başta Avrupa olmak üzere Türkiye’den belirgin bir talep artışı gözleniyor. Türkiye’nin ihracatını sırtlayan 5 sektörden biri olan hazır giyimde kapasite kullanımı yüzde 83,9’a, tekstilde yüzde 81’e ulaştı. Kapasite kullanım oranı otomotivde yüzde 77,7, kimyada yüzde 77,5, ana metal sanayiinde ise yüzde 79,5 seviyesine ulaşmış durumda. Elektronikte de kapasite kullanımı yüzde 80,7 düzeyinde.

Sınıra gelindi

Kapasite kullanım oranlarındaki yükseliş bir yandan memnuniyet yaratsa da gerek sınıra gelinmesi, gerekse yüksek girdi maliyetleri ve bölgesel risklerden kaynaklı belirsizliklerle, yatırımlarda duraksama görülüyor. Diğer yandan, salgın sonrası yeni ortamda Türkiye’den siparişlerin artacağı yönünde de güçlü işaretler sürüyor. Türkiye’ye ihracat siparişlerinin artmasına ilave olarak olası bir iç talep yükselişinin de imalat sanayiini zorlayabileceği kaydediliyor. Her ne kadar Merkez Bankası iç talep baskısı olmayacağı yönünde tahminlerde bulunsa da, enfl asyonist dönemlerde bireylerin fiyat artışlarından korunmak için mal alımını artırma eğilimine girdiği de biliniyor. Gelecek dönemde iç talepte bu yönde bir artış görülmesi sürpriz olmayacak.

Özellikle Türkiye’nin yüksek ihracatçı sektörlerinde kapasite kullanım oranlarının ortalamanın üzerine çıkmış olması ilave talep artışlarının karşılanması konusunda yatırımların hızlandırılması gerektiği vurgulanıyor.

Türkiye üretimde "sıçramanın" eşiğinde, destek verilmeli

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Attila Acar, kendisinin bu sorunu uzun vadede 500 milyar dolarlık ihracat hedefi konulduğu dönemde tartışmaya açtığını vurguladı. Türkiye’de sanayi üretiminin kapasite ve kapasite artırma konusunda sınırlılıkları bulunduğunu vurgulayan Acar, “Mevcut fiziki üretim kapasitesi ile ne yapılabilir. İki vardiya çalıştınız ancak insan kapasitesi sınırlı. İşçiyi, mühendisi, diğer personeli ne kadar artırabilirsiniz. Mevcut görünümde hızlı bir çözüm zor görünüyor. Özellikle nitelikli eleman sorunu ortadayken. Karar alıcılar, ekonomi yönetimi hedefl ere ulaşmak amacıyla üretim için neler yapılabilir bu konuya odaklanmalı.” dedi.

İşverenlerin özellikle yeni eleman alımını da gerektiren kapasite artışlarını oluşturmakta çekingen olduğu gözlemini vurgulayan Acar, nitelikli eleman bulma zorlukları nedeniyle ilave yatırımlarda yavaş davranıldığı, yeni eleman istihdamının bir risk unsuru olarak görüldüğünü vurguladı. Türkiye’de geleneksel olarak kapasite kullanım oranlarının yüzde 70-80 aralığında oluştuğunu hatırlatan Acar, “Aslında yüzde 80’lere doğru gidişte çok önemli gelişmeler var. Kapasite kullanımındaki bir iki puanlık artışlar ihracatta, üretimde önemli artışlar olarak karşılık buluyor” diye konuştu.

Türkiye’nin üretiminin artırılması yönünde büyük bir birikmiş enerjisi olduğunu söyleyen Acar, “Aslında Türkiye, yarışlarda başlangıç düdüğünü bekleyip, fırlamayı bekleyen bir at görüntüsü veriyor. Birkaç dokunuş büyük sonuçlar doğurabilecek durumda” dedi.