BORSAGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
ABD Merkez Bankası’nın (FED) geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği para politikası toplantısı 75 baz puanlık faiz artışıyla ekonomi çevrelerinin büyük bir kısmının beklentilerini karşılamıştı. Ancak toplantıdan beklenmeyen sonuçsa FED’in agresif ekonomik öngörülerinde gizliydi.
Ekonomistlerin büyük bir kısmı FED’in faiz artışlarında hedef yükseltmesinin ardından yeni bir resesyonun fitilini ateşlediğini açıkladı. Borsalarda ise yoğun bir satış dalgası tetiklendi. Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre ABD borsalarında Dow Jones Endeksi geçtiğimiz gün 29.260,81 puanda kapanarak ayı piyasası topraklarına girdi ve S&P 500 ve Nasdaq endekslerine katılmış oldu.
MarketWatch’un haberine göre BMO Capital Markets’ın Baş Ekonomisti Douglas Porter gelecek yıl için resesyon risklerinin %50 arttığını belirtiyor. Porter agresif faiz artırımları serisinin ABD ekonomisindeki etkilerinin daha ağır hissedileceğini öngörüyor.
İş dünyası da resesyon endişelerini hissediyor. Finansal araştırmalar firması Grant Thornton’un yakın zamanda gerçekleştirdiği bir anket araştırması şirketlerin baş yatırım sorumlularının %72’sinin yüksek faizlerin resesyonu getireceğini öngördüğünü gösterdi.
Politika faizlerini %3 ile %3,25 aralığına taşıyan FED yıl sonuna kadar faiz oranlarının yüzde 1,25 oranında artacağını ve yıl sonu itibariyle politika faizlerinin %4,5’e kadar yükseleceğini tahmin etti. Üstelik FED kısa vadeli faiz oranının 2023 yılında %4,75’e kadar yükselebileceğini açıkladı. İki yıldan kısa bir süre önce %2’nin altında olan enflasyon beklentilerini ise %9,1’e yükseltti.FED Başkanı Jerome Powell faiz artışlarının enflasyonu kontrol altına almanın tek yolu olduğunu belirtirken, “Daha acısız bir yolu olmasını isterdim. Ancak böyle bir yol yok” ifadelerine yer vermişti.
Yüksek faizler herkesi etkiliyor
Yüksek faiz oranlar genellikle borçlanma maliyetlerini insanlar ve şirketler için daha pahalı hale getirerek ekonomiyi yavaşlatır. Şimdiye kadar, daha yüksek faiz oranlarının etkilerinin büyük çoğunluğu gayrimenkul piyasasında hissedildi. Örneğin, 30 yıllık mortgage faiz oranı, bir yıl önceki %3 seviyesinden %7 civarına kadar yükseldi. Konut satışları ise o zamandan beri yavaşladı.
Daha yüksek oranlar aynı zamanda bir otomobil satın almanın, bir elektronik cihazı değiştirmenin, ev onarımı yapmanın veya ödenmemiş bakiyeleri bir kredi kartında tutmanın daha pahalıya mal olduğu anlamına gelir.
Tüketiciler harcamalarını kısarsa, işletmeler de genellikle yeni çalışanları işe almayı bırakır veya toplu işten çıkarma planları açıklayarak yanıt verir. Ayrıca daha az borç alır ve yeni yatırımlarını ertelemeyi seçer. Tüm bunlar Powell’ın ifadesiyle ‘ekonomik acıyı’ işaret ediyor.Mizuho Menkul Kıymetler Baş Ekonomisti Steven Ricchiutto, “FED, hafif bir resesyon değilse bile, ekonomide uzun süreli bir yavaşlamayı kabul etmek zorunda kalacak” dedi.
Piyasalarda FED etkisi
ABD borsaları geçtiğimiz haftadan bu yana düşüyor. Yeni piyasa gerçekliğinin etkilerini hissettirmesiyle birlikte borsalar pazartesi günü de düşüşünü sürdürdü.
FED’in açıklamaları öncesinde birçok yatırımcı merkez bankasının yavaşlayan ekonomiyi desteklemek için gelecek yıl kolay para politikasına geri dönebileceğini ve hatta faiz indirebileceğini düşünüyordu.
Oxford Economics Kıdemli Ekonomisti Bob Schwartz, “Finansal piyasalar havlu atıyor. Artık FED'in enflasyonu frenlemek için ne gerekiyorsa yapacağına tamamen ikna oldular ve buna resesyon da dahildi” ifadelerine yer verdi.FED Volcker döneminde mi kaldı?
Schwartz da dahil olmak üzere birçok ekonomist FED'in çok daha ileri gidebileceğinden endişe ediyor: “Geçmişe baktığımızda FED’in görevini yerine getirmek için gerekenden daha fazla faiz artırma riskini taşıdığını görüyoruz.”
Ekonomistler, FED’in yüksek enflasyonu düşürmeyle mücadele ederken daha önce 1970'lerde ve 1980'lerde iki resesyonu tetiklediğini hatırlatıyor. Powell, Paul Volcker liderliğindeki FED’i ve kırk yıl önce enflasyona karşı mücadelesini sık sık onaylayarak atıfta bulundu. Ancak bugün hem zaman hem de diğer göstergeler farklı bir tabloyu işaret ediyor.
Öncelikle ABD’deki çok daha az sendikalı iş gücü işçilerin daha yüksek maaşlar talep etmeye devam edemeyeceği anlamına geliyor. Başlangıçta enflasyonu tetikleyen pandemi kaynaklı tedarik zinciri krizininse etkileri azalmaya başlıyor. Söz konusu durum az sayıda ekonomistin resesyonun önlenebileceği düşüncesini hâlâ savunmasının en önemli sebebi.
Hâlâ ‘yumuşak inişe’ inanan var
JPMorgan'ın ABD Baş Ekonomisti Michael Feroli, ekonominin zar zor da olsa bir resesyonu teğet geçeceği tahminine bağlı kalıyor. Feroli enflasyonun beklenenden daha hızlı yavaşlaması durumunda faiz artışlarının da duraklayabileceğini savundu.
“Yumuşak bir inişe bağlı kalıyoruz” diyen Feroli FED’in bir resesyona neden olmadan enflasyonu kontrol altına alabileceği bir senaryoya atıfta bulundu. Ancak bu FED’in nadiren ulaşabildiği bir hedef niteliğinde.