Naci Şerifi Zindaşti resmi kayıtlara göre 1974 yılında Türkiye Hakkâri Yüksekova sınırında bulunan İran’ın Urmiye kentinde doğdu. Kürt Zindaşti aşireti bölgede kalabalık ve güçlüydü. Henüz iki üç yaşındayken dedesi, babası ve amcaları İran’da idam edildi. Kürt kimlikleri nedeniyle idam edildikleri ne dair iddialar bulunuyor. Cezaevinden firar ettikten sonra Zindaşti İran’dan kaçmak için plan yapıyor. Bir akrabasının oğlu olan Kamal Şerifi Seydani, Urmiye kentinin Seyyadan köyünde 1980’de traktör çarpması sonucu öldü. Kamal Şerifi Seydani’nin öldüğü resmi kurumlara bildirilmemiş kâğıt üzerinde yaşıyor görünüyordu. Zindaşti onun yerine geçti, kendi fotoğrafıyla kimlik ve pasaport çıkarttırdı. 1994 yılında o pasaport ile Türkiye’ye giriş yaptı. 2001 yılında Hakkâri Yüksekova doğumlu ‘Nigar’ isimli kadın ile nikâh kıydı. Ancak iddiaya göre;‘Nigar’ın kimliğini kullanan, İran’da birlikte yaşadığı ve 1995 doğumlu kızının annesi Leyla Temerzade Zavyehjaki idi. Evlilikten sonra da Nigar’ın bilgileriyle Nigar Şerifi Seydani adıyla kimlik çıkarıldı. Kızını da ‘Arzu’ ismi ile artık Nigar ismini kullanan karısının üzerine kaydettirdi ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı almasını sağladı. Daha sonra dünyaya gelen iki çocukları da böylece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu. Zindaşti de bu evlilik üzerinden Türk vatandaşlığı almak için başvuru yaptı. Zindaşti yıllar sonra gözaltına alındığında bu konudaki iddiaları yalanladı.
GİZLİ TANIKLIK YAPTI
İranlı uyuşturucu baronu Zindaşti’nin ismi ilk olarak 2007 yılında duyuldu. Büyükçekmece’de düzenlenen operasyonda ele geçirilen 75 kilo eroinle ilgili yakalanan Zindaşti tutuklandı. İran’da hakkında idam cezası bulunan ve akrabası Kemal Seydani’nin kimliğiyle Türkiye’ye kaçtığı ortaya çıkan Zindaşti, 2009 yılında FETÖ’cü firari Savcı Zekeriya Öz ve Cihan Kansız’a verdiği ifadelerle bir kez daha gündeme geldi. Zindaşti’nin “Terazi” kod adıyla gizli tanık ifadeleriyle Balyoz Davası’na bakan 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt ve Hrant Dink Davası’na bakan 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak görevden alındı. Zindaşti ifadesinde iki hâkimin uyuşturucu baronu Cemal Nayır’ın tahliyesi için Avukat Kudbettin Kaya’dan rüşvet aldığını iddia ediyordu. Hâkimlerin davalarda kısa süre önce görevden alınması şaşkınlığa sebep olmuştu. Zafer Başkurt, Ergenekon tutuklusu Prof Dr. Mehmet Haberal’ın tahliyesi yönünde oy kullanmıştı. İrticayla Mücadele Eylem Planı soruşturması davasının tutuklu sanığı Albay Dursun Çiçek hakkında “Kaçma ve delilleri karartma şüphesi yok” gerekçesiyle verilen ilk tahliye kararının altında da Erkan Canak’ın imzası vardı. Zindaşti davasının yeniden gündeme gelmesiyle, savcıların görevden alınmasının da bir FETÖ kumpası olduğu öne sürüldü.
JANDARMA RAPORU
Hrant Dink ve Balyoz Davası’nın seyrini değiştiren Zindaşti hakkında jandarma birimleri, “uyuşturucu yakalattıktan sonra 11 ihbar yaptığı, öncesinde ise hiç ihbarı olmadığı yönünde” rapor düzenledi. Zindaşti’nin ihbarcı yapılamayacağı raporuna rağmen Zindaşti 2010’da serbest bırakıldı. Emniyet’e giderek imza atması gereken Zindaşti bir kez Emniyet’e uğradıktan sonra ortadan kayboldu.
KIZI ÖLDÜRÜLDÜ
2014 haziran ayında Yunanistan’da uluslararası bir operasyonla 2 tonun üzerinde eroin yakalanmıştı. Uyuşturucu Yunanistan’da yakalanmıştı ama iddiaya göre sahipleri Türkiye’de bulunan Orhan Ünğan, kardeşi İlhan Ünğan ve aslen İranlı olan Çetin Koç’tu. Bu kişiler ise operasyondan sorumlu olarak Zindaşti’yi suçlamışlardı. Aynı yılın eylül ayında Zindaşti’nin kızının öldürülmesinin nedeni de bu husumetti. Cinayetin tetikçileri ise Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar’dı.
Zindaşti kızını vuran katillerin isimlerine ve adres bilgilerine kısa sürede ulaştı. Polis içinde bağlantılarının güçlü olduğu ortaya çıkacaktı. Daha sonra kendisine yardım edenlerden Başkomiser Fatih Yılmaz ve polis memuru Ergül Kapukaya bu nedenle tutuklanacaktı. Başkomiser Fatih Yılmaz cinayet büroda Zindaşti’nin kızının cinayetini soruşturan ekibin başındaydı. Ergül Kapukaya tetikçilerden Hacı Osman Sezen’in kimlik bilgilerini ve fotoğraflarını göndermiş, “Hasmını tanımıyorsun abi, adam 5 ay kovalamış seni ekip halinde” diye ona mesaj atmıştı. Tetikçi Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar bu mesajdan on sekiz gün sonra 22 Aralık 2014’te Küçükçekmece’de öldürüldüler.
ÜNĞAN BERAAT ETTİ
Zindaşti’nin kızı 21 yaşındaki Arzu Şarifi Zindaşti ve şoförü 25 yaşındaki Devrim Öztunç’un öldürülmesine ilişkin Orhan Ünğan ve kardeşi İlhan Ünğan’ın aralarında bulunduğu 10 kişiye dava açıldı. Sanıkların hepsi 21 Ekim 2019’da beraat etti.
KOLOMBİYALI TETİKÇİ
Yine bu olaylarla bağlantılı olduğu ileri sürülen Ali Ekber Akgün de İstinye’de aracında öldürüldü. Zindaşti’nin kızının ölüm emrini verenlerden Çetin Koç’un Dubai’ye kaçtığı tespit edilmişti. Ancak Dubai’ye kaçmak onun kurtulmasına yetmedi. Dubai’de yüksek güvenlikli bir sitede yaşayan Çetin Koç dairesinde dokuz kurşunla vurulmuş olarak bulundu. Dubai polisi olayı araştırınca son derece ince planlanmış bir cinayet senaryosu ile karşılaştı. Koç’u öldürenler aynı sitede daire tutmuş ve uzun süre onu izlemişlerdi. Dubai polisi cinayeti Kanada vatandaşı olan Kolombiyalı Garcia Arevelo ve Hindistanlı Harpreet Majhu’nun işlediğini ortaya çıkarmıştı. Tetikçiler bir gün önce Dubai’ye gelmiş, cinayeti işledikten sonra Kanada’ya kaçmışlardı. Dubai polisinin Kanada’dan bu kişileri istemesinin bir yararı olmadı. Majhu kayıplara karışmış Kolombiyalı tetikçi ise öldürülmüştü.
AVUKAT: ÖLDÜRÜLEBİLİRİM
Kırmızı bültenle aranan ve cinayetin azmettiricisi olduğu iddia edilen Orhan Ünğan, Hollanda’da yakalanmış ve iadesinin ardından tutuklanarak cezaevine konmuştu. Kardeşi İlhan Ünğan ise polis tarafından aranıyordu. İlhan Ünğan bu arama sürerken avukatı aracılığı ile 11 Nisan 2017’de İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na şaşırtıcı bir şikâyet dilekçesi verdi: “Naci Şerifi Zindaşti isimli şahıs, 100 bin Euro peşin 100 bin Euro ölümünden sonra verilmesi şartı ile Hollanda’da yaşayan Bosna Hersekli iki Türk tetikçiyi Türkiye’ye getirmiştir. Bu kişiler Pendik ilçesinde tarafımızca bilinmeyen bir otelde kalmış ve Zindaşti ile N.A. tarafından bu şahıslara müvekkilimizin öldürülmesi için talimat verildiği bilgisine ulaşılmıştır.” Avukatı ayrıca bu girişimin içinde bazı bürokratların ve polisin de yer aldığını iddia ediyordu.
Zindaşti’nin kızının öldürülmesine ilişkin açılan dava sürerken Orhan Ünğan’ın avukatı Kudbettin Kaya bir duruşmada şunları söyledi: “Bir sonraki oturumda bulunmayabilirim, zira benim öldürülme riskim vardır veya nefsi müdafaa kapsamında birilerini öldürmek zorunda kalabilirim.” Bu konuşmayı yapmasından on gün sonra Kudbettin Kaya 31 Ekim 2017’de Yeşilköy’de bir restoranda yemek yerken öldürüldü. Cinayetler sürerken İstanbul polisi bu suç zincirinin arkasında olduğunu düşündüğü Zindaşti’nin peşine düşmüştü. Zindaşti ve altı adamı 6 Nisan 2018’de yapılan bir operasyonla yakalandı. Telefon kayıtları ve izlemelerin ardından bağlantıda olduğu başkomiser ve bir polis memuru da gözaltına alındı. Yakalandı ve serbest kaldı.
Hakkında cinayet, uyuşturucu ticareti yapmak ve suç örgütü kurmak suçlamaları vardı. Ama bu kadar ağır suçlamalara rağmen Zindaşti altı ay sonra şaşırtıcı bir şekilde serbest bırakıldı. Zindaşti’nin avukatı 19 Ekim 2018’de “tutukluluk incelemesi” gerekçesi ile İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği’ne başvurarak müvekkilinin tahliye edilmesini istedi. Başvuruyu değerlendiren İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimi Cevdet Özcan, Zindaşti ve üç kişi hakkında tahliye kararı verdi. Tutukluların serbest bırakılmasının ardından soruşturma savcısının itirazı üzerine yeniden tutuklanmalarına karar verildi. Fakat aradan geçen üç saatlik sürede Zindaşti ve üç adamı kayıplara karışmıştı. Zindaşti o günden beri aranıyor. Zindaşti’nin tahliyesinde eski AKP Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu üyesi Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun parmağı olduğu sık sık gündeme geldi fakat Kuzu iddiaları yalanladı.
KUZU İLE İLİŞKİ
Zindaşti’yi tahliye ettirdiği iddia edilen eski AKP Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu üyesi Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun Zindaşti’yle yemek yerken çekilmiş fotoğraflarını 4 Mart 2019’da Cumhuriyet gazetesi ortaya çıktı. İddialarla ilgili “Şahsı asla tanımam ve olayla da hiçbir ilgim yoktur” açıklaması yapan Burhan Kuzu, fotoğraflarının ortaya çıkmasının ardından Zindaşti ile yemek yediğini kabul ederek “Evet doğrudur, doğrudur çok büyütüyorsunuz; yazın manşetten verin, ben rahatsız olmam. 2011 veya 2014... Vatandaşlık için yardım istedi. Vatandaşlık Genel Müdürlüğü’ne müracaat etti. Ben de genel müdürü aradım yardımcı olmalarını istedim. Müdür bir ay sonra bana döndü, ‘hocam bu adamın sıkıntıları falan var’ dedi. Ben de sıkıntı varsa kalsın dedim. Bir daha da görmedim adamı, ilk ve son görüşümdü” dedi.
SON CİNAYET...
Zindaşti kaçmayı başarmıştı. Cinayetler ise durmuyordu. Kadıköy Bağdat Caddesi’nde 7 Nisan 2019’da bir kafenin çıkışında işlenen bir cinayet sonrasında öldürülen kişinin İlhan Ünğan olduğu anlaşıldı. Kırmızı bültenle aranan İlhan Ünğan’ın ailesi ile birlikte Kadıköy’de yaşadığının ortaya çıkması şaşırtıcıydı. Evinden çıktıktan sonra eşi ve oğlu ile Bağdat Caddesi’nde bir kafede oturan İlhan Ünğan aracına yaklaştığı sırada bir tetikçi tarafından ailesinin gözü önünde öldürmüştü. Polisin bulamadığı İlhan Ünğan’ı tetikçiler bulmuştu.
HÂKİME RÜŞVET DAVASI
Kuzu’nun girişimleri üzerine İranlı uyuşturucu kaçakçısı Naci Şerifi Zindaşti ve adamı Ekrem Öztunç’u tahliye ederek firar etmelerine yol açan hâkim Cevdet Özcan’a görevini kötüye kullanma ve rüşvet suçundan dava açıldı. Burhan Kuzu’yla ilgili iddialar da burada devreye girdi. Kuzu’nun hâkime siyasi baskı yaptığı iddia edildi. Zindaşti’nin ise yine aynı hâkime 3,5 milyon dolar rüşvet verdiği öne sürüldü. Hâkime görevini kötüye kullanma suçundan 1 yıldan 3 yıla, rüşvetten 4 yıldan 12 yıla olmak üzere 5-15 yıla kadar hapis cezası istendi. İddianamede, “Kendisinin de doğru olmadığını düşündüğü tahliye kararını verdiği” belirtildi. İddiaya göre Zindaşti’nin tahliye edilmesi karşılığında Cevdet Özcan’a Kapalıçarşı’daki bir kuyumcu aracılığıyla 3.5 milyon dolar rüşvet verildiği savunuldu. Özcan’ın yargılaması halen sürüyor.
KUZU’YA DA DAVA AÇILDI
Soruşturma aşamasında baskı iddialarına ilişkin konuşan Kuzu, Zindaşti’nin avukatı İlker Dağlı’nın kendisinin çok değerli bir öğrencisi olduğunu ve ricası üzerine hakimi arayarak “hukuki mütalaasını” bildirdiğini ileri sürdü. Dağlı ise, bu açıklamadan 6 ay sonra bir cinayetten suçlandı. Kuzu’ya “Nüfuz ticareti” suçunu işlediği iddiasıyla 2 yıldan 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İlk duruşması İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde Eylül 2020’de görüldü. Kuzu davaya katılmazken Mahkeme Başkanı Hâkim Cevdat Özcan’ın Yargıtay’daki dosyasıyla Kuzu’nun dosyasının birleştirilmesi önerisinde bulundu. Kuzu’nun avukatı, “Önerinize katılıyoruz. Bir terazideki kefe gibi birbiriyle bağlantılıdır. Ya hâkimin hatası ya da Burhan hocanın aramasıyla böyle bir olay meydana geldi” diye konuştu. Koronavirüse yakalanan anayasa hukukçusu ve AKP eski milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu 1 Kasım 2020’de vefat etti.
ÖLDÜRÜLEN İŞ İNSANI
İstanbul’da prodüksiyon ve eğlence şirketi GEM TV’nin sahibi 2017 yılında İran uyruklu İngiliz vatandaşı Saeel Karimian ve yanındaki Kuveytli iş ortağı Maslak’ta öldürüldü. Araca kurşun yağdıran saldırganların kullandığı cip ise ateşe verilmiş olarak bulundu. Zindaşti’nin, GEM TV’nin sahibi İranlı Karimian’ın öldürülmesi olayının da azmettiricisi olduğu belirlendi.
İRAN İSTİHBARATIYLA BAĞLANTILI
En son annesinin cenazesinde ortaya çıkan Zindaşti, İsveç’ten Türkiye’ye geldikten sonra İstanbul’da kaybolan İranlı muhalif Habib Chaab’ı tuzağa düşürtüp kaçırttı. İran’a doğru yola çıkan Zindaşti’nin adamları, alternatif yollardan Van’a ulaşarak Chaab’ı İran’a götürdü. Muhalif ismin kaçırılmasında Zindaşti’nin yeğeni Bahtiyar Fırat liderliğinde bir ekibin aktif görev aldığı ve Türkiye aleyhine casusluk faaliyeti yürüttüğü tespit edildi. İranlı muhalif Chaab’ı kaçırtmasından sonra İran istihbaratı ile bağlantısı deşifre olan Zindaşti’nin birçok İranlı muhalifin ölümünde parmağı olduğu iddia ediliyor.