Medyaradar'ın usta yazarı Radar Operatörü'nün Can Tanrıyar'la ilgili son yazısı
Magazinci Can Tanrıyar, sahibi olduğu Uçankuş TV’de yaşadığı ekonomik sorunlar merkezinde yine medyanın gündeminde. Ve geçmiş sicili vukuatlarla dolu Can Tanrıyar bir kez daha mağduru oynuyor.
Haksızlığa uğrayan, iftira atılan, üstün meslek başarısı kıskanılan Tanrıyar her nedense kendisi yüzünden mağduriyet yaşayanları görmezden gelerek, gerçekleri yazanlara da kin kusuyor… Üstelik hala bir Petek Dinçöz gerçeği sıcağı sıcağına karşımızda dururken…
1998 yılında mankenlik yaparak başladığı kariyerine oyunculuk, şarkıcılık ve sunuculuğu ekleyen Petek Dinçöz’ün hayatı Can Tanrıyar ile birlikte adeta kabusa dönüştü… 8 yıllık flörtün ardından 2 yıl evli kalan Petek Dinçöz, Can Tanrıyar’dan olaylı bir şekilde boşanmıştı. İkili hala kanlı bıçaklı.
Ünlü şarkıcı yaşadığı kâbus dolu günlerden kurtuluşu televizyon ekranlarında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenmekte arıyordu… Dinçöz’ün iddiaları yenilir yutulur türden değildi. Evleri elinden alınmış, şiddet görmüş, tehdit edilmiş, iddiaları uzayıp gidiyordu… Ancak Tanrıyar’a göre asıl mağdur kendisinden başkası değildi! Aksini iddia eden olursa da aba altından sopayı göstermekten de geri kalmıyordu!
Oysa, Petek Dinçöz ile evlenmek için kanser hastası olan çocuklarının annesi Şafak Demircioğlu’ndan boşandığında vicdanı hiç sızlamıyordu Can Tanrıyar’ın... Şafak Demircioğlu vefat etmeden kısa bir süre önce verdiği röportajda Can Tanrıyar'a sitemlerini şu sözlerle dile getirmişti;
"Boşandıktan sonra cuma, cumartesi, pazar çocukları alması gerekirdi. Dört yıl boyunca hiçbir cuma, cumartesi, pazar İstanbul’da olmadı. O kızcağız nerede konser veriyorsa Can valizlerini topladı, peşinden koştu.
Babalık sorumluluğunu hiçbir zaman üstüne almadı. Dört yılda beş kereden fazla, çocuklarıyla gün geçirmemiştir. Soruyorum hangi yılbaşı, hangi bayram çocuklarını almak istemiş, ben göndermemişim? Geçen bayram, Petek Dinçöz Sheraton’da şarkı söylüyordu, o da onun yanındaydı. Bir de utanmadan Televole’de çocuklarına birlikte kaldıkları odayı gösterdi. Nasıl babalık bu?
Sevgi emektir. Emek vermediğiniz hiçbir şeyden karşılık alamazsınız. Ne yapmışsın bu çocuklar için? Sadece para vermişsin ama paranın satın alamayacağı şeyleri; babalığı insanlığı bir kenara bırakmışsın."
Can Tanrıyar, için bir tek kendisi vardı… Onun suyuna gitmeyen oldu mu, yarattığı korku imparatorluğu içinde başlıyordu atıp tutmaya… Bugüne kadar medya dünyası içinde itibar edilmeyen bu şahsiyet nedense ‘renkli gece hayatında’ yer buluvermişti kendisine... Ve burada edindiği sözde dostlukları kendince kullanmayı da ustalıkla bildi… Ancak Türkiye artık onun at koşturduğu Türkiye değildi! Ve hiçbir şey gizli de kalmıyordu. İşkembeden atıp tutmalarına, aba altından sopa göstermelere kimse pabuç bırakmıyordu artık! Zaten bunlara itibar da etmiyordu. Son olarak yarattığı mağduriyetin duyulmaması için en iyi bildiği şeyi yani ‘hakaret ve tehdit etme’ yöntemini kullanmaya çalıştı. Bunu yaparken de yakınlarının instagram hesabını kullanmaktan da geri kalmıyordu! Buradan yaptığı sinkaflı paylaşımlardan medet umması ise bir başka yaman çelişkiydi!
Paylaşımlarda ‘hakaret ve tehditler' havada uçuşuyor ancak Uçankuş’ta yarattığı mağduriyetlerden hiç söz etmiyordu! Evlerine haciz giden, elektrik ve doğalgazları kesik olan emekçilerin içler acısı durumları onu nedense hiç ilgilendirmiyordu!
Pandemi döneminde üstelik kanunen yasak olmasına karşın 80 emekçiyi tazminatsız bir şekilde kapının önüne koyması onun için son derece sıradan bir olaydı!
Son olarak 6 ayı aşkın süredir maaşlarını alamayan çalışanlarına para vermek yerine nasihat vermesi ise bir başka yaman çelişkiydi!
Ve gelelim bugüne… Uçankuş TV’de mahkeme kararı ile ortağı iş insanına ödemesi gereken parayı ödemeyen Can Tanrıyar'ın bunu haber yapan haber sitelerine sosyal medyadan ayar vermeye çalışması ise komik ötesi bir durum yaratıyordu… Onun bu bayatlamış numarası ne yazık ki gerçek habercilere işlemiyordu. Tanrıyar yerlerde olan ‘seviye ibresini’ instagramda bir kez daha gözler önüne sermekten geri kalmıyordu!
Kendini her zaman haklı gören, sadece kendini önemseyen ve seven, sürekli “Ben ne dersem o” diyen kişilerin ortak özelliği nedir bilir misiniz?
Ben söyleyeyim size: ‘Narsist olmaları!’ Duymuşsunuzdur narsizm bir hastalık. Her ne kadar kendilerine aşık gözükseler de uzmanlara göre altında özgüven eksikliği, kendini sevmeme, kabul görmeme kaygısı ve kontrol etme ihtiyacı olan bir hastalık hem de. Narsizmden muzdarip insanlar için hayat gerçekten zor. Ama asıl zor olan bu insanlara katlanmak…
Bir narsistin asla değişmeyeceğini unutmayın! O gerçekleri yalanlar ve abartılarla harmanlayıp size kanıt olarak sunacaktır. Ve narsist sadece kendini ve kendi çıkarlarını düşündüğünden onu ikna etmek istiyorsanız onun faydasına olabilecek sonuçlardan bahsedin…
Bu gerçeklik ışığında kalın sağlıcakla…