Rusya ile Ukrayna’daki savaş, sonu belli olmayan bir yönde ilerliyor. Savaş, ölüm demek, yıkım demek... Dünyadaki yeni güç kavgasında en önemli silah ekonomi. Rusya’ya karşı alınan yaptırım kararları da ülkeyi topla tüfekle değil, ekonomik olarak çökertmeye odaklı.
Cumhuriyet'ten Jale Özgentürk'ün yazısına göre savaşın en ağır faturalarından biri de Türkiye’ye çıkacak. Daha bir hafta oldu ama hesap şimdiden kabarmaya başladı.
Üstelik, ekonomide “Faiz neden, enflasyon sonuç” tezini kanıtlamak için üretilen Türkiye modeli denemelerinin tam ortasında yakalandık savaşa...
Bu tezin başarısız olduğu dün açıklanan enflasyon rakamlarıyla ortada. Savaşın çıkaracağı faturayla TÜİK’e göre yüzde 54.44, ENAG’a göre yüzde 123 enflasyonla yoksullaşmanın dibindeyiz. Üstelik bunlar daha iyi günlerimiz!
Çünkü savaş nedeniyle enerji fiyatlarında artış durmuyor. Modelin temel dayanağı olan dış ticaret ise büyük tehlike içinde...
Rusya da Ukrayna da Türkiye için vazgeçilmez. Rusya, Türkiye’nin en çok ithalat yaptığı ikinci ülke. İnşaat sektörünü de dahil ettiğimizde 50 milyar dolarlık bir ticaret hacmi var. Turizm açısından da 4.6 milyondan fazla ziyaretçi ile özellikle Antalya bölgesi otellerinin ve meyve sebze üreticilerinin vazgeçilmezi.
Ukrayna’yla ise son yıllarda hızla gelişen ilişkiler sonucunda ticaret hacmi 7.5 milyar dolara çıktı ve 1500’e yakın Türk şirketi bu ülkede faaliyet gösteriyor.
UMUTLAR TÜKENİYOR
Bu iki ülkede faaliyet gösteren iş insanları, gelişmeleri umutları her geçen gün biraz daha kırılarak izliyor. Rusya’da yaklaşık 21 milyar dolar değerinde 150 proje sürüyor.
Türk firmaları da en önemli partner. Türk Rus İş Konseyi Başkanı İzzet Ekmekçibaşı da bu ülkede inşaat sektöründe faaliyet gösteriyor. Üç gün mahsur kaldığı Rusya’dan yeni gelmiş. Türkiye’nin tarafsız kalmaya özen gösteren tavrının Rusya’da olumlu karşılık bulduğunu söylüyor.
Ancak ticarette sıkıntılar başlamış. Ekmekçibaşı, “Rublede kur belirlenemediği için sorun yaşanıyor. En büyük sorun lojistikte. Ayrıca 12-13 bine yakın Türk çalışan var inşaatlarda. Ücret ödemeleri de önümüzdeki dönemde sorun olacak” diyor.
Savaşın 15 Mart’a kadar bitmemesi halinde Türkiye’nin kaybının 50 milyar doları bulacağını belirten Ekmekçibaşı, önceki gün bankacılarla yaptıkları toplantı için “Bankalar da beklemede. Yaptırımlar sertleşirse durum zor” diyor. Ali Galip Savaşır ise 25 yıldır Rusya’ya Türkiye’den hammadde ihracatı yapıyor. Oğlu orada. Türkiye’nin şu ana kadar izlediği politikayı olumlu buluyor. Ancak ABD ve Almanya yaptırımlara Türkiye’nin de katılması için ısrarcı olursa durumun değişeceğini belirtiyor. Savaştan nasıl etkilendiklerini de şöyle anlatıyor:
“Mersin’de bir gemimiz var. Azak Gölü şu anda kapalı. Ne zaman açılır belli değil. Gemiyi yükleyip yüklememe konusunda kararsız kaldık. Birçok firma aynı durumda.”
"KAYBIMIZ İNANILMAZ BOYUTTA"
“Ukrayna bizi darmadağın etti...” Bavul ticareti olarak bilinen “yolcu yanında ihracat” merkezi Laleli’deki durumu Laleli Sanayici ve İşinsanları Derneği (LASİAD) Başkanı Gıyasettin Eyyüpkoca böyle özetliyor. Ve şunları söylüyor:
“Rusya ve Ukrayna bitti, şimdi Romanya, Polonya ve Belarus’tan sipariş iptalleri geliyor. Hazırgiyim, ev tekstili, deri konfeksiyondaki iptallerle bölgeye üretim yapan atölyeler durdu. İnanılmaz büyüklükte bir kayıpla karşı karşıyayız. 30 yıldır oluşan güven nedeniyle açık hesap çalışan çok sayıda iş insanı var ve ne yapacaklarını bilemiyorlar.”
İş dünyasının en büyük korkusu ABD ve Avrupa’nın iki ülkeye de komşu olan Türkiye’ye yaptırımlara uyması için baskı yapması. Savaş sadece savaşan ülkelere değil dünyaya da yoksulluk ve acı getiriyor.